İmza Metinleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İmza Metinleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2022 Perşembe

Dr. GERGERLİOĞLU'NUN AÇIKLAMASINA DESTEK


Dr. med. Ömer Faruk Gergerlioğlu, demans yüzünden hayatını kendi başına idame ettiremeyeceği tıbbi raporlarla saptanmış olan Aysel Tuğluk’un yatırıldığı Kandıra Cezaevi önünde şöyle konuşmuştur:

“İkinci bir Garibe Gezer vakası mı olsun? Buradan Aysel Tuğluk’un cenazesi mi çıksın? Ölüm döşeğinde mi çıksın? Ne istiyor, neyi bekliyorsunuz?”

Dr. Gergerlioğlu sosyal medyadan da şu paylaşımı yapmıştır:

“Zulüm bitsin, adalet gerçekleşsin. Kandıra Cezaevi’ndeki Aysel Tuğluk çıkmalı!"

Bu paylaşım üzerine Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı Dr. Gergerlioğlu hakkında TCK 301 (Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve organlarını aşağılama – 2 yıla kadar hapis), TCK 277 (bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs – 4 yıla kadar hapis) ve TCK 215 (suçlu ve suçluyu övme – 2 yıla kadar hapis) kapsamında soruşturma başlatmıştır.

Mazlum ile zalimin birbirine karıştığı günümüz ortamında Dr. Gergerlioğlu’nun bu paylaşımına aşağıda imzası olan bizler noktasına, virgülüne kadar katılıyoruz, söylediklerini ve yazdıklarını aynen imzalıyoruz.

A. Serdar Koçman
Abdullah Demirbaş
Adil Okay
Ahmet Aykaç
Ahmet İnsel
Ali Fuat Karaöz
Aydın Engin
Ayşegül Devecioğlu
Babür Pınar
Baskın Oran
Bülent Atamer
Can Dündar
Celal Cezim
Celal Yıldırım
Doğan Özgüden
Ercan İpekçi
Erdoğan Aydın
Ergun Babahan
Eser Karakaş
Esra Koç
Esra Çiftçi
Eşber Yağmurdereli
F.Dikmen
Fatime Akalın
Fikret Başkaya
Gençay Gürsoy
Güngör Şenkal
Gürhan Ertür
Hacer Ansal
Hacı Olukman
Hacı Orman
Hanna Beth Sawoce
Hatice Seçkin Akuğur
Hicri İzgören
Hüseyin Habip Taşkın
İnci Tuğsavul
İsmail Beşikçi
İsmail Cem Özkan
Kadir Cangızbay
Kayuş Çalıkman
Kemal Akkurt
Kuvvet Lordoğlu
Mebuse Tekay
Mehmet Rasgelenler
Mehmet Uluışık
Muhammed Yasin
Mustafa Paçal
Nazar Büyüm
Necmiye Alpay
Nesrin Nas
Nesteren Davutoğlu
Onur Hamzaoğlu
Orhan Alkaya
Orhan Silier
Osman Okkan
Oya Baydar
Ragıp Zarakolu
Recep Maraşlı
Sait Çetinoğlu
Serdar M. Değirmencioğlu
Sibel Özbudun
Şahika Yüksel
Şanar Yurdatapan
Şiar Rişvanoğlu
Tahsin Yeşildere
Temel Demirer
Ümit Kaya
Yücel Demirer
Viki Çiprut
Yalçın Ergündoğan

 
Siz de imza kampanyasına destek olmak isterseniz linki aşağıda.




18 Temmuz 2020 Cumartesi

Tehdit altındaki avukat Şiar Rişvanoğlu’na sahip çıkalım!



Bir cerrahın işini iyi yapabilmesi için, tetkik, teşhis, ameliyat kararı, ameliyat sonrası bakım ve benzeri işler çok önemlidir ama cerrahın insan bedenine şifa kazandırma yolundaki hayati faaliyet ameliyathanede geçer, aleti neşterdir, lazerdir.
Bir müzisyen sanatını bitmek tükenmek bilmeyen egzersizlerle geliştirir, aynı zamanda okur, dinler, öğrenir, ama insanın ruhuna yaşama şevkini sahnede verir, aleti bağlamadır, gitardır, piyanodur, sesidir.
Bir avukat, kanunları, yönetmelikleri, mahkeme zabıtlarını, delilleri incelemek, dünyada ve Türkiye’de insan haklarının korunmasının kurallarını ve koşullarını öğrenmek, müvekkili ile görüşmek, onu cezaevinde ziyaret etmek ve başka bir sürü iş yapmak zorundadır mesleğini iyi icra etmek için. Ama insanın haklarını koruduğu asıl yer duruşma salonudur, kullandığı araç sözüdür.
Avukat Şiar Rişvanoğlu, duruşma salonunda sözünü esirgemediği için, müvekkillerinin bütün haklarını savunduğu için, o hakların ihlal edildiğine dair deliller, karineler, ifadeler, tanıklıklar olduğunda bunları ortaya koyduğu için, devletin gücünü kullanan memurlar bu hakları ihlal etmeye giriştiğinde buna karşı sesini yükselttiği için, kısacası savunma görevini hakkıyla yaptığı için bugün ölümle tehdit ediliyor! İşçilerin, Kürtlerin, ezilen kadınların, gençlerin, bütün mazlumların ve mağdurların bu sosyalist avukatı sesi kesilmekle tehdit ediliyor!
Şiar Rişvanoğlu’nun bürosuna geçtiğimiz günlerde bir tatil günü bir saldırı gerçekleştirildi. Binanın kapısının camları kaldırım taşıyla tuzla buz edildi. Sonra fail ya da failler bir not bırakarak geldikleri gibi gittiler. Bir bilgisayar yazıcısında yazılmış olan o notta şöyle deniyordu: “Şanlı devletimizin emniyet kuvvetleri ile uğraşmaya devam edersen daha başka çok şeylerde parçalanır, dağılır. Ayağını denk al şerefsiz vatan haini!!!!!!”
“Parçalanır” ve “dağılır” fiillerinin ne anlama geldiğini anlamak için dil uzmanı olmaya gerek yok. Bu bir ölüm tehdididir!
“Şanlı devletimizi” koruma görevine kendini tayin etmiş bu “kahramanlar”, elbette tehdit mektubunu imzalamaya cesaret edemiyor. Çünkü devletin böyle korunması kimsenin haddi değildir!
Burada amaç özel bir çıkara yönelik değildir. Faillerin kendi ifadesiyle, “emniyet kuvvetleri”ni korumak için yapılmıştır bu korkunç tehdit. O zaman İçişleri Bakanlığı’nın acil görevi, derhal, kendi yönetimindeki güçleri böylesine haydutça yöntemlerle korumaya girişenlerin kimler olduğunu araştrmak, bulmak ve adalet önüne getirmektir. Bu görev yapılmadıkça, bu ülkede kimse kendini “emniyet”te hissedemez!
Şiar Rişvanoğlu’na yapılan bu saldırı aslında mesleğini hakkıyla icra etmek için çırpınan bütün avukatlara yapılmıştır. Bugün iktidar “çoklu baro” adı altında avukatların meslek örgütlerini parçalamaya ve dağıtmaya girişmişken, aslında, zayıflatılmaya, evcilleştirilmeye, istibdadın dayanağı haline getirilmeye çalışılan, bir ülkenin adalet mekanizmasının belki de en önemli dayanağı olan savunmadır. Bu tehdit, işte o savunmanın fiilen felç olmasını, bütün avukatların duruşma salonlarında korku içinde susmasını amaçlıyor.
Onun içindir ki, hepimiz, bu düzen tarafından ezilen herkes, Şiar Rişvanoğlu’na sahip çıkmalıdır; ama en çok o parçalanmaya ve dağıtılmaya çalışılan barolar, tek tek ve toplu halde bu saldırı ve tehdide karşı meslektaşlarını savunmaya girişmelidir.
İşte adliyeler o zaman gönül rahatlığıyla şerefli avukatların sloganıyla çınlatılabilir: “Savunma susmadı, susmayacak!”

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi

Düşünce Suçu(?!)na Karşı Girişim

78’ler Girişimi

Abdullah Demirbaş, Abdullah Köktürk, Adil Okay, Adile Erkan, Adnan Vural, Ahmet Aykaç, Ahmet Çoban (avukat), Ahmet Dindar (avukat), Ahmet Hulusi Kırım, Ahmet Malkoçoğlu (avukat İstanbul Barosu), Ahmet Önal, Akın Atalay (avukat), Alev Er,   Dr. Ali Ekber Doğan, Praksis Dergisi, Ali Ekber Kaypakkaya,  Ali Fuat Karaoz, Anjel Dikme, Aslı Kayhan, Attila Tuygan, Aysel Baytar, Aysun Gezen (KESK Eş Genel Başkanı), Ayten Güneşer,  Barış Can Çakır, Dr. Barkın Asal, Baskın Oran, Beyzade Sayın (Eğitim Sen 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Başkanı), Burak Gürel, Bülent Tekin, Cengiz Arın, Cengiz Aktar, Coşkun Canıvar, D. Ali Millioğulları (ODTÜ Siyaset Bilimi Emekli Öğretim Üyesi), Devrim Şenses, Dilek Yıldız Çetinkaya, Doğan Özgüden, E. Ahmet Tonak, Ecehan Balta, Emir Ali Türkmen Editör, Ercan İpekçi, Ercan Kanar, Erdal Doğan, Eren Keskin,  Ergin Cinmen, Arş. Gör. Erkan Muniroğlu (Ankara Üniversitesi), Erol Özkoray, Ertuğrul Oruç,  Eşber Yağmurdereli, F. Ahmet Tamer, Fatime Akalın, Fatma Gök, Fethiye Çetin (avukat), Feyha Karslı, Fikret Başkaya, filiz Gül kokuer,  Fuat Özdinç, Gonca Gedikoğlu (avukat- Muğla Barosu), Gökçe Çataloluk,  Gülizar Tuncer(avukat), Gülnur Acar Savran,  Güngör Şenkal, Gürhan Ertür,  H. Habip Taşkın, Hacer Ansal,  Hakan Koçak, Hakan Tahmaz, Haldun Açıksözlü, Halil Savda, Hasan Sucu, Hasan Şükrü Dal,  Hayri Zafer Korkmaz, Hicri İzgören, Hüseyin Demirton,Hüsnü Öndül,  İnan Yılmaz (avukat), İnci Hekimoğlu, İnci Tuğsavul, İrfan Kaygısız, İshak Kocabıyık, İsmail Beşikçi,  İsmail Cem Özkan, İsmail Çoban, Jan Beth-Sawoce, Jean-Pierre Dopagne, Kadir Arıkan, Kamber Hasgül, Kemal Akkurt, Koray Düzgören, Kurtar Tanyılmaz (Devrimci Marksizm dergisi Yayın Kurulu üyesi), Kutlu Dane (Devrimci Marksizm dergisi Yayın Kurulu üyesi), Kuvvet Lordoğlu, Leman Stehn, Levent Dölek (Devrimci İşçi Partisi (DİP) Genel Başkan Yardımcısı, Dr. M. Cemil Ozansü, M. Gürsan Şenalp, Mebuse Tekay, Mehmet Bozgeyik (KESK Eş Genel Başkanı), Mehmet Türkay, Melda Yaman, Melek Zorlu, Memik Horuz, Öğr. Gör. Dr. Meryem Kurtulmuş, Metin Gülbay, Mevlüt Kaya, Murat Kuseyri, Murat Polat, Murat Turgay Hacıoğlu, Mustafa Kemal Coşkun (Devrimci Marksizm dergisi Yayın Kurulu üyesi), Mustafa Sütlaş, Mustafa Şener, Nail Karakaş (avukat), Nazar Büyüm, Necati Abay, Necip Çakır, Nejla Kurul, Nesrin Nas, Neziha Eken, Nuretin Anyig, Nurten Kırmızıgül, Onur Hamzaoğlu, Orhan Alkaya, Ömer Ayaz (avukat), Ömer Güven, Ömer Kavili, Ömer Mollaer, Özdeniz  Pektaş, Özlem Özkan, Özlem Yıldırım, Pınar Ömeroğlu, Özgür Öztürk (Devrimci Marksizm dergisi Yayın Kurulu üyesi), Ragıp Zarakolu, Ramazan Gezgin (78 Girişimi Ankara Temsilcisi), Recep Maraşlı, Sait Çetinoğlu, Selime Güzelsarı, Serdar Koçman, Sevil Turgut,  Sevinç Koçak, Sibel Özbudun, Sungur Savran, Süleyman Eryılmaz, Ş. Gürçağ Tuna, Şanar Yurdatapan, Şebnem Aktolga, Şebnem Oğuz, Şeyhi Sadi Şahin, Şükriye Ercan, Tahsin Yeşildere, Tamer Akgökçe (Avukat)Taner Bayrak, Tarık Günersel,   Tarık ziya Ekinci, Temel Demirer, Dr. Tolga Tören, Kassel Üniversitesi, Tora Pekin (avukat, İstanbul Barosu), Ümit Kaya, Veysi Sarısözen, Yasemin Dora Şeker  (Avukat), Yasemin Gülbol (avukat), Yasin Yetişgen,  Yücel Demirer, Zümray Kutlu, Ayşe sevin kırıkoğlu, Hayri Kozanoğlu, Cemal Polat, Hüseyin Gevher, İsmail Işılsoy, Oryal Uğur …



18 Ocak 2015 Pazar

Bu oyunun fazlasıyla farkındayız ve izin vermeyeceğiz.






Erdoğan Rejimi, ülkedeki ifade özgürlüğünü budama projesinin yeni aşaması olarak  Charlie Hebdo katliamını kullanmak istiyor. Başbakan ilan etti: “Hz. Peygamber’e hakaret ettirmeyiz!”


Tokadı, testiyi kırmadan atmak havası vermek için söylenen bu cümlenin asıl amacı, İslami hassasiyetleri bahane ederek, İç Güvenlik Yasa tasarısının hazırlığını yapmak ve sonuçta  ülkeyi 12 Eylül faşizminin İslamcı versiyonuna fırlatmaktır.


Herkesin ama herkesin kendi kutsalı vardır: Sosyalistlerin, Ermenilerin, Rumların, Asuri-Süryanilerin, Alevilerin, Kürtlerin, … istisnasız herkesin. Kutsallara saygı gösterilecekse, istisnasız herkesinkine gösterilmesine varız. “Affedersin, Ermeni” diyen cumhurbaşkanlarını kabul edemeyiz.


İslamcı terörün Türkiye’de ve dünyada Charlie Hebdo katliamından çok önce başlamış olması gibi, ülkemizdeki ifade özgürlüğünü iğdiş etme bahaneleri de “İslam’ın hassasiyetleri” bahanesinden çok önce sahneye konmuştur: Mürteciler, eşkıyalar, Turancılar, komünistler, anarşistler, Kürtçüler, bölücüler, teröristler, paraleller,… Yeni sahne, Cumhuriyet gazetesinin basılması, yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’nın hedef seçilmesiyle açılmış bulunmaktadır.


Hakaret, zaten TC yasalarıyla cezalandırılan bir eylemdir. Şimdi çoğunluk değerlerinin Charlie Hebdo bahanesiyle öne çıkarılması, bu değerlerin hiçbir biçimde eleştirilememesine, mesela Evrim Teorisi’nin ağza alınamama noktasına kadar varacaktır çünkü o da Yaradılış Teorisi’ne hakaret ilan edilecektir.


Bu oyunun fazlasıyla farkındayız ve izin vermeyeceğiz.


İlanen duyururuz.

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi

Praksis Müzik Kolektifi 

Abud Can, Adil Okay, Ahmet Abakay, Ahmet Dindar, Ahmet İsvan, Ahmet Şekercioğlu, Ahmet Yunt , Akın Atauz, Anjel Dikme, Attila Tuygan, Aydın Engin, Aydın Ördek, Aysel Baytar Önsel, Ayşe Hür, BaskınOran, Burak Çopur, Bülent Bilmez, Bülent Tekin, Candan Göksenin, Celal İnal, Ceyhan Suvari, Çetin Veysel, Dilaver Erbilgin, Doğan Özgüden, Eflan Topaloğlu, Engin Cinmen, Ercan Kanar, Erdal Doğan, Erkan Metin, Ertuğrul Gümüş, Ertuğrul Mavioğlu, Fatime Akalın, Ferdan Ergut, Fikret Başkaya, Fusun Erdoğan, Günal Kurşun, Güngör Şenkal, Hakan Aksay, Haldun Açıksözlü, İbrahim Seven, İnci Tuğsavul, İrem Sağlamer, İsmail Beşikçi, Kayuş Çalıkman Gavrilof, Kemal Yalçın, Mahmut Konuk, Meral Saraç Seven, Mesut Tufan, Murad Mıhçı, Mustafa Başol Saraç, Mustafa Elveren, Muzaffer Erdoğdu, Nadya Uygun, Nalan Temeltaş,Nazım Alpman,  Necati Abay, Necmiye Alpay, Nivart Bakırcıoğlu, Nuray Mert, Nurhan Becidyan, Oktay Etiman, Pervin Erbil, Pınar Ömeroğlu, Ramazan Gezgin, Recep Maraşlı,  Rüstem Ayral, Rüstem Batum, Sait Çetinoğlu, Salim Turgut, Sanlı Ateş, Sennur Baybuğa, Serdar Koçman, Serhat Oran, Serkan Engin, Sungur Savran, Suzan Samancı, Şanar Yurdatapan, Şiar Rişvanoğlu, Tamer Çilingir, Tarık Günersel, Taylan Koç, Temel İskit, Türkan Balaban, Yalçın Ergündoğan, Yusuf Polat, Zehra Arat, Zeynep Tozduman, Fahri Aral, Celal Başlangıç, Nurcan Uysal, Fatin Kanat, Zehra Şenoğuz, Sami Evren, Süleyman Şavlı, Kürşad Çetin, Ali Bilge, Ali Kılıç, Muazzez Uslu Avcı, Celal Yıldırım, Fuat Kumruaslan, Gencay Gürsoy, Garbis Altınoğlu, İsveç Ortak Çalışma Demokrasi ve İnsan Hakları Platformu
...

 

 
 


Destek için İmza Formu



        

15 Aralık 2014 Pazartesi

ARTIK HER ŞEY MÜMKÜNDÜR!

 

Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.

Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.

Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.

Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.

-Rahip Martin Niemöller-

 

Beklenen oldu… Birkaç gündür Twitter âleminde Fuat Avni imzasıyla duyurulan “operasyon” gerçekleşti; 14 Aralık 2014 sabahı, cemaatine yakın medya organlarının yöneticileri, kimi gazeteciler, eski emniyet mensupları, Erdoğan’ın “Bunlar peygamberimizi miraçtan indirip kamyona koyacak kadar ahlaksız bunlar. Bu millet bunlara asla geçit vermeyecek, fırsat sunmayacak" diye tepki gösterdiği dizinin senarist ve yapımcıları gözaltına alındı…

Hâkim İslâm Çiçek’in imzasını taşıyan karardaki suçlamalar şöyle: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliğini ele geçirmek amacıyla baskı, yıldırma ve tehdit yöntemlerini kullanarak örgütsel yapı oluşturarak bu yapılanma altında iftira, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, belgede sahtecilik”.

Bir zamanlar AKP iktidarıyla iç içe olan ve hem adalet, hem de emniyet teşkilatları içerisinde -yine bizzat AKP iktidarının koşulsuz teşviki ve desteğiyle- önemli mevziler kazanmış olan Gülen Cemaati’nin KCK Operasyonları başta olmak üzere, Devrimci Karargâh, Ergenekon, emniyetin yeniden dirilttiği, “THKP-C” davaları, Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın tutuklanması, basılmamış kitapların toplatılması… gibi “operasyon”ların mimarı olduğunu unutmadık.

Fakat durumun, “yesinler birbirini” diye geçiştirilemeyecek bir yönü var:

Erdoğan Rejimi, “koynunda beslediği yılan”ı boğarken, korkunç bir iktidar tarzının “yol”unu döşüyor. Beğenmediği, onaylamadığı, kendisine muhalefet eden medya organlarını keyfî, uyduruk gerekçelerle sindirip, ardından kendi denetimi altına almak istiyor.

Bugün Samanyolu TV’ye,  Zaman gazetesine yapılan harekâtın, yarın AKP’ye biat etmeyen diğer yayın organlarına öbür gün muhalefet partilerine, AKP’ye muhalif örgütlere, kişilere yöneleceği apaçık ortaya çıktı. 

Erdoğan Rejimi otoriterlikten totaliterliğe yürüyor. 

Özetle, bu artık bir kaos ortamıdır; bundan sonra her şey mümkündür!

 

 

ANKARA DÜŞÜNCEYE ÖZGÜRLÜK GİRİŞİMİ

ABUT CAN

ADİL OKAY

ADNAN GENÇ

Ahmet İsvan İstanbul eski Bld. Bşk.

Akın Atauz – şehir plancısı

Arzu Yılmaz - araştırmacı

ATTİLA TUYGAN

Aydın Engin gazeteci

AYDIN ÖRDEK

Ayhan Aktar (öğretim üyesi)

AZİZ TUNÇ

Baskın Oran (e. öğretim üyesi)

Başak Atay – avukat

Boro Vişne
 
Bülent Küçükaslan

BÜLENT TEKİN

CELAL İNAL

Daron Acemoğlu (öğretim üyesi)

DOĞAN ÖZGÜDEN

Erdal Doğan

Ergin Şehirli (yazılım uzmanı)

ERKAN METİN

ERTUĞRUL GÜMÜŞ

FAİZ CEBİROĞLU

FATİME AKALIN

Feyhan Oran

FİKRET BAŞKAYA

GÜL GÖKBULUT

Haik Misakyan – mühendis

HALDUN AÇIKSÖZLÜ

Halil Poyraz – turizmci

İBRAHİM SEVEN

İNCİ TUĞSAVUL

İSMAİL BEŞİKÇİ

Kadir Öztürk – gıda mühendisi

Kumru Toktamış

LEYLA POYRAZ

MAHBUB KILIÇ

MAHMUT KONUK

Murat Utkucu - yazar

Mustafa Elveren – gomanweb.org editörü

MUZAFFER ERDOĞDU

NADYA UYGUN

NALAN TEMELTAŞ

NECATİ ABAY

NİVART BAKIRCIOĞLU

Nurhan Becidyan (mühendis)

Nurhan İsvan

OKTAY ETİMAN

PINAR ÖMEROĞLU

RAMAZAN GEZGİN

RECEP MARAŞLI

RÜSTEM AYRAL

SAİT ÇETİNOĞLU

SAMİM AKGÖNÜL (Öğretim Üyesi)

SENNUR BAYBUĞA

SERDAR KOÇMAN

SERHAT KARABEYOĞLU

Sibel Özbudun (öğretim üyesi)

TAMER ÇİLİNGİR

Temel Demirer

Temel İskit – e. büyükelçi

TÜRKAN BALABAN

Yakup İçgören – emekli

YALÇIN ERGÜNDOĞAN

Yasemin Demir – öğretmen

YÜCEL DEMİRER

Ümit Kurt
 
Ferdan Ergut
 
Raffi Hermon Araks
 
Zehra Kabasakal Arat

 
 


Destek için İmza Formu



        

5 Aralık 2014 Cuma

“Sınırlı hakları ve özgürlükleri de yok etme paketi”



 

İnsan onurunun korunmasının, geliştirilmesinin esas olduğu insan hakları kavramı/doktrini kaynak alınarak türetilen hukuk normlarına uygun davranan/işleyen devletin, hukuk devleti olma yolunda ilerlediğini, çaba gösterdiğini, bu çabasında samimi olduğunu söyleyebiliriz. Temel insan hakları kavramı içerisinde önemli yerler teşkil eden yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı vb. haklar asıl olarak insan onurunu korumaya, insan onuruna uygun yaşamaya yönelik çabaların ürünleridir. Bu hakların geliştirilerek yaşama geçirilmesi, keyfi sınırlamalara tabii tutulmaması çabası ancak hukuk devletinin sağlıklı işlemesi ile mümkün olacaktır.


İnsanlık tarihinde yaşanan pratikler, insan haklarını esas alan hukuk devletinin asıl düşmanının, bu hakları kullanan insanlar/vatandaşlar değil, bu haklardan ve bu hakların kullanımından rahatsız olanların  zihniyeti,  yani polis devleti zihniyetidir. Dolayısıyla ülke pratiğinde bu hakların kullanımında karşılaşılan en büyük sorun da, bu hakların kullanımının karşısına çıkarılan asayiş anlayışıdır. Bu anlayışın beraberinde tahammülsüzlük getirmesi de doğaldır.


TBMM’ne sunulan ve kamuoyunda “iç güvenlik paketi” olarak bilinen yeni kanuni düzenlemeler tasarısı içeren paket, özellikle toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı ve kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı konusunda polis devleti varlığının daha belirginleşmesine, büyümesine neden olacak düzenlemeler içermektedir. Asıl olarak, vatandaşların hakların kullanımına yönelik istemlerinin karşısına çıkarılan anti demokratik tavır ve uygulamaların neden olduğu istisnai bir takım “olumsuz” olaylar gerekçe gösterilerek toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı başta olmak üzere, bir takım temel insan haklarının kullanımına yönelik polisiye tedbirlerle ciddi kısıtlamalar getirilmektedir. Bu hakların kullanımının yasal güvenceye kavuşturulması, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları sıfatlarının layıkı ile taşınmasının bu hakların kullanımına bağlı olduğu gözetilmeden yasal düzenleme yapılmaktadır.


Bu yasal düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğunu belirten tasarının genel gerekçesinde ve madde gerekçelerinde, sık sık asayiş, polisiye tedbirler ihtiyacı vurgulanmaktadır. Bu gerekçelerden de anlaşılacağı üzere, kolluk kuvvetlerinin taleplerinin bu yasal düzenlemeye kaynaklık ettiği çok açıktır. Yasal düzenlemeye konu temel insan haklarının kullanım alanının genişlemesinden öte bu haklar itibarsızlaştırılmakta, asayişsizliğin kaynağı olarak görülmektedir. Kısacası temel insan hakları, polis devleti penceresinin sınırlarına hapsedilmektedir.


Bu düzenlemenin yasalaşması halinde, vali ve kaymakamlar, adli makamlarda olan yetkilerin bir kısmını kullanabilecektir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi yok sayılarak yargının yetkisinde olması gereken bir takım hususlar emniyet teşkilatına doğrudan verilmektedir. Mahkeme kararı veya savcılık izni olmadan vali ve kaymakamlar kolluk kuvvetlerine verecekleri emirlerle;


  •  Arama ve suçun aydınlatılması amacı ile delil toplanmasını isteyebilecekler,
 

  • Kötü niyetli kullanıma açık, temel insan haklarının kullanımının keyfi sınırlanmasına imkân verecek bir takım gerekçelerle kişilerin üstü, eşyası, arabası polis tarafından aranabilecek. Bu uygulamalar için polis devleti olmanın en önemli göstergelerinden olan “makul şüphe” yeterli olacak.


  • Mülki amirlere ve bu amirlerin belirleyeceği kolluk amirlerine 24 saatten 48 saate kadar gözaltına alınma kararı verme yetkisi getirilmektedir.


Polislerin yaptığı bu uygulamaların denetimi, yargı kurumlarından öte bağlı bulundukları idari müdürlük ve bakanlık teftiş elemanlarına yani polislerin hukuka aykırı uygulamalarının denetimi hukuk kurumlarından öte idari kurumlara verilmiştir. Polis yapıp polis denetleyecektir!!!

 

Yaşadıklarımız göstermiştir ki, temel insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi kolluk kuvvetlerine teslim edilmeyecek kadar yaşamsaldır. Ülke tarihinde yaşanan onca acı tecrübeden sonra hala polisiye tedbirlerin, temel insan haklarının kullanımına tercih edilmesi kabul edilemezdir.


Ve biz aşağıda imzası bulunanlar, bu saldırıyı şiddetle protesto ediyoruz. Daha geç olmadan herkesi yurttaş bilinciyle hareket edip, bu saldırıyı püskürtmeye davet ediyoruz...

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi

İsmail Beşikçi, Fikret Başkaya, Doğan Özgüden, İnci Tuğsavul, Sibel Özbudun, Pınar Ömeroğlu, Gül Gökbulut, Nalan Temeltaş, Sennur Baybuğa, Nadya Uygun, Temel Demirer, İbrahim Seven, Ceyhan Suvari, Tamer Çilingir, Abud Can, Serdar Koçman, Ramazan Gezgin, Mahmut Konuk, Bülent Tekin , Attila Tuygan, Muzaffer Erdoğdu, Necdet Kılıç, Celal İnal, Ertuğrul Gümüş, Eflan Topaloğlu, Levent Kanat, Hasan Doğan Çelik, Murad Mıhcı, Sait Çetinoğlu, Recep Maraşlı, Yücel Demirer, Kadir Cangızbay , Erkan Metin
 
 
 


Destek için İmza Formu



        

3 Aralık 2014 Çarşamba

Yeter artık; karışmayın hayatımıza!


 

Başbakan tarafından değil, Anayasa’nın açık ihlali olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yönetilen AKP iktidarı felakete doğru gidiyor ve ülkeyi peşinden sürüklüyor.

Kimseye zarar vermeyen, tamamen bizlere ait olan özel hayatlarımıza AKP iktidarının yaptığı kanunsuz müdahalelerin yeni örnekleri resmen dehşet verici:

Manisa Üniversitesi’nde okuyan 3 kız öğrencinin kaldığı evi 01.30 sularında polis bastı. Evde misafir olan iki erkek arkadaşlarıyla birlikte oturan öğrencilere polis “Kaç kişi kalıyorsunuz?”, “Kızlı-erkekli mi oturuyorsunuz?” diye sordu. Polisler, beş öğrenciye de ayrı ayrı 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ‘Çevreyi rahatsız etmek’ maddesinden 88 lira para cezası kesti. (http://www.radikal.com.tr/turkiye/kizli_erkekli_eve_ilk_ceza_kesildi-1159941)

Erdoğan’ın “muhbir vatandaşlar”ı cesaretlendirmek için her yerde, Ekvator Ginesi’nde bile yaptığı çağrıya (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27623651.asp) derhal  katılan AKP’li Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin,Apartlarla ilgili bir sakıncalı durum gördüğünüz an bize bildirin. Muhtarlar bu konuda bize yardım etsin” dedikten iki gün sonra şuna da cüret etti:Öğrencilerin kaldığı tüm apartlara gireceğiz. Yıkılacak yer varsa yıkacağız” (http://www.taraf.com.tr/haber-kizli-erkekli-evlere-baskin-168995/)

Bunların, gelmekte olan daha büyük felaketlerin habercisi olduğu gören bizler, Erdoğan iktidarına ihtar ediyoruz: Kendinizle birlikte bütün Türkiye’yi korkunç bir girdaba sürüklüyorsunuz. Dünyanın paryası olmaya götürüyorsunuz. Bunu bir an önce durdurun. Yeter artık.

Ahmet İsvan

Doğan Özgüden

Temel İskit

Ünal Ünsal 

Baskın Oran

Tarhan Erdem

Kaya Toperi

İnci Tuğsavul

Sibel Özbudun

Pınar Ömeroğlu

Nadya Uygun

Sennur Bayboğa

Nivart Bakırcıoğlu

Fusun Erdoğan

Şaban İba

İbrahim Seven

Abud Can

Tamer Çilingir

Eflan Topaloğlu

Attila Tuygan

Muzaffer Erdoğdu

Ceyhan Süvari

Bülent Tekin

Celal İnal

Anjel Dikme

Mahmut Konuk

Ramazan Gezgin

Murad Mıhcı

Adnan Genç

Sait Çetinoğlu

 
 


Destek için İmza Formu

  

        

26 Kasım 2014 Çarşamba

“Anti-semitizm ve anti-Siyonizm ayrımını bilmek!


 

BASINA VE KAMUOYUNA


Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, 22 Kasım 2014 günü kentte restorasyonu gerçekleştirilen tarihî sinagoga ilişkin bir açıklama yapıp, dedi ki:

“Mescid- i Aksa’nın içinde savaş rüzgârları estiren, bizzat savaş tatbikatı yapan o eşkıya kılıklı insanlar orada Müslümanları katlederken, biz de onların burada sinagoglarını yapıyoruz. İçimde büyük bir kinle söylüyorum bunu…”

Türkiye Hahambaşılığı’ndan, Türk Musevi Cemaati’nden ve genel kamuoyundan gelen tepkiler sonucu ve muhtemelen “yüksek yerlerden” de kulağı çekilince geri adım atmak, suçüstü yakalanan bütün devletlûlar gibi “sözlerim yanlış anlaşıldı/saptırıldı” te’viline başvurmak sorunda kaldı.

Sorun bu değil… Sorun, Türkiye’nin, Siyonist İsrail devletinin işlediği suçlar için Türkiyeli Yahudileri cezalandırmayı düşünecek kertede nefret suçuna yatkın yöneticiler, bürokratlar tarafından yönetilmekte olduğu gerçeği.

Biliyoruz ki bu “münferit” bir olay değil… Bugün Cumhurbaşkanlığı mevkiini işgal eden kişinin, Başbakanlığı sırasında “Ermenistan başka ülkelerin parlamentolarından soykırım kararı geçirmeye çalışırsa biz de Türkiye’deki kaçak Ermenileri geri göndeririz,” dediği hatırlardadır.

Bunlar “nefret söylemi”nin bu ülkenin bütün yönetim kademelerinde işlerlikte olduğunu gösteren “lapsus”lardır. Söz konusu olan “gayrımüslimler” olduğunda sık sık su yüzüne vuran bir lapsus… Kırımlardan, mübadelelerden, sürgünlerden artakalan gayrımüslimlerin bu ülkede, en iyi olasılıkla, “hadlerini bilmeleri”, “düşük profilde yaşamaları” ve “millet-i sadıka gibi davranmaları” koşuluyla “hoşgörü gösterilen” unsurlar olarak gören bir “büyük devlet” kompleksi… “Türk bu ülkenin yegâne efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!” diye haykıran Mahmut Esat Bozkurt’a kaç adım kaldı?

Ankara Düşünce Özgürlüğü Girişimi olarak Türkiye Musevîlerinin, bu ülkenin, Siyonist İsrail devletinin suçlarından hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacak eşit ve tam yurttaşları olduğunu devletlûlara bir kez daha hatırlatmak zorunda kaldığımız için utanç duyuyoruz. İşgal ettiği topraklarda Yahudilerden başkasına yaşam hakkı tanımayan Siyonist fikir ve pratiğe karşı olmak, yani anti-Siyonist olmak başka şey, anti-Semitizm ya da Yahudi düşmanlığı başka şeydir…

AKP yönetici ve bürokratlarının gayrımüslimlere yönelik olarak her fırsatta yineledikleri bu nefret söylemini, bir “devlet tavrı” olduğu bilinciyle, şiddetle protesto ediyoruz.

ANKARA DÜŞÜNCEYE ÖZGÜRLÜK GİRİŞİMİ

Fikret Başkaya

İsmail Beşikçi

Baskın Oran

Doğan Özgüden

İnci Tuğsavul

Sibel Özbudun

Pınar Ömeroğlu

Nalan Temeltaş

Gül Gökbulut

Nadya Uygun

Fusun Erdoğan

Temel Demirer

Erdal Doğan

Barış Pirhasan

Rafi Hermon Araks

Şanar Yurdatapan

Ümit Kurt

Mahmut konuk

Necati Abay

Attila Tuygan

Muzaffer Erdoğdu

Serdar Koçman

Fatin Kanat

Mehmet Özer

Ramazan Gezgin

Bülent Tekin

Bora Balcı

Mete Koçak

Aysel Baytar Önsel

Senay Sevan Özköylü

Eflan Topaloğlu

Yalçın Ergündoğan

Oktay Etiman

İbrahim Seven

Haldun Açıksözlü

Atilla Dirim

Abut Can

Nivart Bakırcıoğlu

Zeliha Özdencanlı

Muteber Öğreten

Celal İnal

Aziz Tunç

Ahmet Kuzik

Hatice Çevik

Yusuf Özden

Cuhur Orancı

Feyzan Yaman

Zafer Yılmaz

Lokman Kaya

Hakan Yücel

Sevda Usanoğlu

Mehmet Can

Hıdır karakuş

Ömer Faruk Hatipoğlu

Nüvit Eseryel 

Meral Sözer

Sennur Baybuğa

Aydın Ördek

Kenan Yenice

Mert Kaya

Anjel Dikme

Şaban İba

Kadir Akın

Ertuğrul Gümüş

Cemil Aksu

Tamer Çilingir

Türkan Balaban

Yücel Demirer

Sait Çetinoğlu
 
Murad Mıhçı

Ferdan Ergut

Kayuş Çalıkman Gavrilof

 Feyzullah Tunç

ROSE SOLOME

Necati Abay

Ergun Kuzenk

Ertuğrul Gümüş

Senay Ozko

Meral Seven

Çakır Ceyhan Suvari

Leman Stehn

Devrim UYGUN

Zübeyde Aktı

Perihan Bolat

Ahmet Uluç

İsmail Işılsoy

Şener Şen

Ali Ülger

Atila Topal

Adil Okay

Sirac Demir

Cevdet Arslan

Burhan Günel

Ece Esmer

Ahmet İsvan, ( İstanbul eski belediye başkanı)

Ünal Ünsal, (emekli büyükelçi)

Tarhan Erdem (KONDA ve Radikal, CHP eski genel sekreteri)

Temel İskit (Emekli Büyükelçi.)

Mustafa Akşin, (Emekli Büyükelçi)


 

 
 


Destek için İmza Formu