Türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ocak 2015 Pazar

Bu oyunun fazlasıyla farkındayız ve izin vermeyeceğiz.






Erdoğan Rejimi, ülkedeki ifade özgürlüğünü budama projesinin yeni aşaması olarak  Charlie Hebdo katliamını kullanmak istiyor. Başbakan ilan etti: “Hz. Peygamber’e hakaret ettirmeyiz!”


Tokadı, testiyi kırmadan atmak havası vermek için söylenen bu cümlenin asıl amacı, İslami hassasiyetleri bahane ederek, İç Güvenlik Yasa tasarısının hazırlığını yapmak ve sonuçta  ülkeyi 12 Eylül faşizminin İslamcı versiyonuna fırlatmaktır.


Herkesin ama herkesin kendi kutsalı vardır: Sosyalistlerin, Ermenilerin, Rumların, Asuri-Süryanilerin, Alevilerin, Kürtlerin, … istisnasız herkesin. Kutsallara saygı gösterilecekse, istisnasız herkesinkine gösterilmesine varız. “Affedersin, Ermeni” diyen cumhurbaşkanlarını kabul edemeyiz.


İslamcı terörün Türkiye’de ve dünyada Charlie Hebdo katliamından çok önce başlamış olması gibi, ülkemizdeki ifade özgürlüğünü iğdiş etme bahaneleri de “İslam’ın hassasiyetleri” bahanesinden çok önce sahneye konmuştur: Mürteciler, eşkıyalar, Turancılar, komünistler, anarşistler, Kürtçüler, bölücüler, teröristler, paraleller,… Yeni sahne, Cumhuriyet gazetesinin basılması, yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’nın hedef seçilmesiyle açılmış bulunmaktadır.


Hakaret, zaten TC yasalarıyla cezalandırılan bir eylemdir. Şimdi çoğunluk değerlerinin Charlie Hebdo bahanesiyle öne çıkarılması, bu değerlerin hiçbir biçimde eleştirilememesine, mesela Evrim Teorisi’nin ağza alınamama noktasına kadar varacaktır çünkü o da Yaradılış Teorisi’ne hakaret ilan edilecektir.


Bu oyunun fazlasıyla farkındayız ve izin vermeyeceğiz.


İlanen duyururuz.

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi

Praksis Müzik Kolektifi 

Abud Can, Adil Okay, Ahmet Abakay, Ahmet Dindar, Ahmet İsvan, Ahmet Şekercioğlu, Ahmet Yunt , Akın Atauz, Anjel Dikme, Attila Tuygan, Aydın Engin, Aydın Ördek, Aysel Baytar Önsel, Ayşe Hür, BaskınOran, Burak Çopur, Bülent Bilmez, Bülent Tekin, Candan Göksenin, Celal İnal, Ceyhan Suvari, Çetin Veysel, Dilaver Erbilgin, Doğan Özgüden, Eflan Topaloğlu, Engin Cinmen, Ercan Kanar, Erdal Doğan, Erkan Metin, Ertuğrul Gümüş, Ertuğrul Mavioğlu, Fatime Akalın, Ferdan Ergut, Fikret Başkaya, Fusun Erdoğan, Günal Kurşun, Güngör Şenkal, Hakan Aksay, Haldun Açıksözlü, İbrahim Seven, İnci Tuğsavul, İrem Sağlamer, İsmail Beşikçi, Kayuş Çalıkman Gavrilof, Kemal Yalçın, Mahmut Konuk, Meral Saraç Seven, Mesut Tufan, Murad Mıhçı, Mustafa Başol Saraç, Mustafa Elveren, Muzaffer Erdoğdu, Nadya Uygun, Nalan Temeltaş,Nazım Alpman,  Necati Abay, Necmiye Alpay, Nivart Bakırcıoğlu, Nuray Mert, Nurhan Becidyan, Oktay Etiman, Pervin Erbil, Pınar Ömeroğlu, Ramazan Gezgin, Recep Maraşlı,  Rüstem Ayral, Rüstem Batum, Sait Çetinoğlu, Salim Turgut, Sanlı Ateş, Sennur Baybuğa, Serdar Koçman, Serhat Oran, Serkan Engin, Sungur Savran, Suzan Samancı, Şanar Yurdatapan, Şiar Rişvanoğlu, Tamer Çilingir, Tarık Günersel, Taylan Koç, Temel İskit, Türkan Balaban, Yalçın Ergündoğan, Yusuf Polat, Zehra Arat, Zeynep Tozduman, Fahri Aral, Celal Başlangıç, Nurcan Uysal, Fatin Kanat, Zehra Şenoğuz, Sami Evren, Süleyman Şavlı, Kürşad Çetin, Ali Bilge, Ali Kılıç, Muazzez Uslu Avcı, Celal Yıldırım, Fuat Kumruaslan, Gencay Gürsoy, Garbis Altınoğlu, İsveç Ortak Çalışma Demokrasi ve İnsan Hakları Platformu
...

 

 
 


Destek için İmza Formu



        

15 Aralık 2014 Pazartesi

ARTIK HER ŞEY MÜMKÜNDÜR!

 

Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.

Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.

Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.

Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.

-Rahip Martin Niemöller-

 

Beklenen oldu… Birkaç gündür Twitter âleminde Fuat Avni imzasıyla duyurulan “operasyon” gerçekleşti; 14 Aralık 2014 sabahı, cemaatine yakın medya organlarının yöneticileri, kimi gazeteciler, eski emniyet mensupları, Erdoğan’ın “Bunlar peygamberimizi miraçtan indirip kamyona koyacak kadar ahlaksız bunlar. Bu millet bunlara asla geçit vermeyecek, fırsat sunmayacak" diye tepki gösterdiği dizinin senarist ve yapımcıları gözaltına alındı…

Hâkim İslâm Çiçek’in imzasını taşıyan karardaki suçlamalar şöyle: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliğini ele geçirmek amacıyla baskı, yıldırma ve tehdit yöntemlerini kullanarak örgütsel yapı oluşturarak bu yapılanma altında iftira, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, belgede sahtecilik”.

Bir zamanlar AKP iktidarıyla iç içe olan ve hem adalet, hem de emniyet teşkilatları içerisinde -yine bizzat AKP iktidarının koşulsuz teşviki ve desteğiyle- önemli mevziler kazanmış olan Gülen Cemaati’nin KCK Operasyonları başta olmak üzere, Devrimci Karargâh, Ergenekon, emniyetin yeniden dirilttiği, “THKP-C” davaları, Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın tutuklanması, basılmamış kitapların toplatılması… gibi “operasyon”ların mimarı olduğunu unutmadık.

Fakat durumun, “yesinler birbirini” diye geçiştirilemeyecek bir yönü var:

Erdoğan Rejimi, “koynunda beslediği yılan”ı boğarken, korkunç bir iktidar tarzının “yol”unu döşüyor. Beğenmediği, onaylamadığı, kendisine muhalefet eden medya organlarını keyfî, uyduruk gerekçelerle sindirip, ardından kendi denetimi altına almak istiyor.

Bugün Samanyolu TV’ye,  Zaman gazetesine yapılan harekâtın, yarın AKP’ye biat etmeyen diğer yayın organlarına öbür gün muhalefet partilerine, AKP’ye muhalif örgütlere, kişilere yöneleceği apaçık ortaya çıktı. 

Erdoğan Rejimi otoriterlikten totaliterliğe yürüyor. 

Özetle, bu artık bir kaos ortamıdır; bundan sonra her şey mümkündür!

 

 

ANKARA DÜŞÜNCEYE ÖZGÜRLÜK GİRİŞİMİ

ABUT CAN

ADİL OKAY

ADNAN GENÇ

Ahmet İsvan İstanbul eski Bld. Bşk.

Akın Atauz – şehir plancısı

Arzu Yılmaz - araştırmacı

ATTİLA TUYGAN

Aydın Engin gazeteci

AYDIN ÖRDEK

Ayhan Aktar (öğretim üyesi)

AZİZ TUNÇ

Baskın Oran (e. öğretim üyesi)

Başak Atay – avukat

Boro Vişne
 
Bülent Küçükaslan

BÜLENT TEKİN

CELAL İNAL

Daron Acemoğlu (öğretim üyesi)

DOĞAN ÖZGÜDEN

Erdal Doğan

Ergin Şehirli (yazılım uzmanı)

ERKAN METİN

ERTUĞRUL GÜMÜŞ

FAİZ CEBİROĞLU

FATİME AKALIN

Feyhan Oran

FİKRET BAŞKAYA

GÜL GÖKBULUT

Haik Misakyan – mühendis

HALDUN AÇIKSÖZLÜ

Halil Poyraz – turizmci

İBRAHİM SEVEN

İNCİ TUĞSAVUL

İSMAİL BEŞİKÇİ

Kadir Öztürk – gıda mühendisi

Kumru Toktamış

LEYLA POYRAZ

MAHBUB KILIÇ

MAHMUT KONUK

Murat Utkucu - yazar

Mustafa Elveren – gomanweb.org editörü

MUZAFFER ERDOĞDU

NADYA UYGUN

NALAN TEMELTAŞ

NECATİ ABAY

NİVART BAKIRCIOĞLU

Nurhan Becidyan (mühendis)

Nurhan İsvan

OKTAY ETİMAN

PINAR ÖMEROĞLU

RAMAZAN GEZGİN

RECEP MARAŞLI

RÜSTEM AYRAL

SAİT ÇETİNOĞLU

SAMİM AKGÖNÜL (Öğretim Üyesi)

SENNUR BAYBUĞA

SERDAR KOÇMAN

SERHAT KARABEYOĞLU

Sibel Özbudun (öğretim üyesi)

TAMER ÇİLİNGİR

Temel Demirer

Temel İskit – e. büyükelçi

TÜRKAN BALABAN

Yakup İçgören – emekli

YALÇIN ERGÜNDOĞAN

Yasemin Demir – öğretmen

YÜCEL DEMİRER

Ümit Kurt
 
Ferdan Ergut
 
Raffi Hermon Araks
 
Zehra Kabasakal Arat

 
 


Destek için İmza Formu



        

5 Aralık 2014 Cuma

“Sınırlı hakları ve özgürlükleri de yok etme paketi”



 

İnsan onurunun korunmasının, geliştirilmesinin esas olduğu insan hakları kavramı/doktrini kaynak alınarak türetilen hukuk normlarına uygun davranan/işleyen devletin, hukuk devleti olma yolunda ilerlediğini, çaba gösterdiğini, bu çabasında samimi olduğunu söyleyebiliriz. Temel insan hakları kavramı içerisinde önemli yerler teşkil eden yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı vb. haklar asıl olarak insan onurunu korumaya, insan onuruna uygun yaşamaya yönelik çabaların ürünleridir. Bu hakların geliştirilerek yaşama geçirilmesi, keyfi sınırlamalara tabii tutulmaması çabası ancak hukuk devletinin sağlıklı işlemesi ile mümkün olacaktır.


İnsanlık tarihinde yaşanan pratikler, insan haklarını esas alan hukuk devletinin asıl düşmanının, bu hakları kullanan insanlar/vatandaşlar değil, bu haklardan ve bu hakların kullanımından rahatsız olanların  zihniyeti,  yani polis devleti zihniyetidir. Dolayısıyla ülke pratiğinde bu hakların kullanımında karşılaşılan en büyük sorun da, bu hakların kullanımının karşısına çıkarılan asayiş anlayışıdır. Bu anlayışın beraberinde tahammülsüzlük getirmesi de doğaldır.


TBMM’ne sunulan ve kamuoyunda “iç güvenlik paketi” olarak bilinen yeni kanuni düzenlemeler tasarısı içeren paket, özellikle toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı ve kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı konusunda polis devleti varlığının daha belirginleşmesine, büyümesine neden olacak düzenlemeler içermektedir. Asıl olarak, vatandaşların hakların kullanımına yönelik istemlerinin karşısına çıkarılan anti demokratik tavır ve uygulamaların neden olduğu istisnai bir takım “olumsuz” olaylar gerekçe gösterilerek toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı başta olmak üzere, bir takım temel insan haklarının kullanımına yönelik polisiye tedbirlerle ciddi kısıtlamalar getirilmektedir. Bu hakların kullanımının yasal güvenceye kavuşturulması, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları sıfatlarının layıkı ile taşınmasının bu hakların kullanımına bağlı olduğu gözetilmeden yasal düzenleme yapılmaktadır.


Bu yasal düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğunu belirten tasarının genel gerekçesinde ve madde gerekçelerinde, sık sık asayiş, polisiye tedbirler ihtiyacı vurgulanmaktadır. Bu gerekçelerden de anlaşılacağı üzere, kolluk kuvvetlerinin taleplerinin bu yasal düzenlemeye kaynaklık ettiği çok açıktır. Yasal düzenlemeye konu temel insan haklarının kullanım alanının genişlemesinden öte bu haklar itibarsızlaştırılmakta, asayişsizliğin kaynağı olarak görülmektedir. Kısacası temel insan hakları, polis devleti penceresinin sınırlarına hapsedilmektedir.


Bu düzenlemenin yasalaşması halinde, vali ve kaymakamlar, adli makamlarda olan yetkilerin bir kısmını kullanabilecektir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi yok sayılarak yargının yetkisinde olması gereken bir takım hususlar emniyet teşkilatına doğrudan verilmektedir. Mahkeme kararı veya savcılık izni olmadan vali ve kaymakamlar kolluk kuvvetlerine verecekleri emirlerle;


  •  Arama ve suçun aydınlatılması amacı ile delil toplanmasını isteyebilecekler,
 

  • Kötü niyetli kullanıma açık, temel insan haklarının kullanımının keyfi sınırlanmasına imkân verecek bir takım gerekçelerle kişilerin üstü, eşyası, arabası polis tarafından aranabilecek. Bu uygulamalar için polis devleti olmanın en önemli göstergelerinden olan “makul şüphe” yeterli olacak.


  • Mülki amirlere ve bu amirlerin belirleyeceği kolluk amirlerine 24 saatten 48 saate kadar gözaltına alınma kararı verme yetkisi getirilmektedir.


Polislerin yaptığı bu uygulamaların denetimi, yargı kurumlarından öte bağlı bulundukları idari müdürlük ve bakanlık teftiş elemanlarına yani polislerin hukuka aykırı uygulamalarının denetimi hukuk kurumlarından öte idari kurumlara verilmiştir. Polis yapıp polis denetleyecektir!!!

 

Yaşadıklarımız göstermiştir ki, temel insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi kolluk kuvvetlerine teslim edilmeyecek kadar yaşamsaldır. Ülke tarihinde yaşanan onca acı tecrübeden sonra hala polisiye tedbirlerin, temel insan haklarının kullanımına tercih edilmesi kabul edilemezdir.


Ve biz aşağıda imzası bulunanlar, bu saldırıyı şiddetle protesto ediyoruz. Daha geç olmadan herkesi yurttaş bilinciyle hareket edip, bu saldırıyı püskürtmeye davet ediyoruz...

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi

İsmail Beşikçi, Fikret Başkaya, Doğan Özgüden, İnci Tuğsavul, Sibel Özbudun, Pınar Ömeroğlu, Gül Gökbulut, Nalan Temeltaş, Sennur Baybuğa, Nadya Uygun, Temel Demirer, İbrahim Seven, Ceyhan Suvari, Tamer Çilingir, Abud Can, Serdar Koçman, Ramazan Gezgin, Mahmut Konuk, Bülent Tekin , Attila Tuygan, Muzaffer Erdoğdu, Necdet Kılıç, Celal İnal, Ertuğrul Gümüş, Eflan Topaloğlu, Levent Kanat, Hasan Doğan Çelik, Murad Mıhcı, Sait Çetinoğlu, Recep Maraşlı, Yücel Demirer, Kadir Cangızbay , Erkan Metin
 
 
 


Destek için İmza Formu



        

3 Aralık 2014 Çarşamba

Yeter artık; karışmayın hayatımıza!


 

Başbakan tarafından değil, Anayasa’nın açık ihlali olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yönetilen AKP iktidarı felakete doğru gidiyor ve ülkeyi peşinden sürüklüyor.

Kimseye zarar vermeyen, tamamen bizlere ait olan özel hayatlarımıza AKP iktidarının yaptığı kanunsuz müdahalelerin yeni örnekleri resmen dehşet verici:

Manisa Üniversitesi’nde okuyan 3 kız öğrencinin kaldığı evi 01.30 sularında polis bastı. Evde misafir olan iki erkek arkadaşlarıyla birlikte oturan öğrencilere polis “Kaç kişi kalıyorsunuz?”, “Kızlı-erkekli mi oturuyorsunuz?” diye sordu. Polisler, beş öğrenciye de ayrı ayrı 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ‘Çevreyi rahatsız etmek’ maddesinden 88 lira para cezası kesti. (http://www.radikal.com.tr/turkiye/kizli_erkekli_eve_ilk_ceza_kesildi-1159941)

Erdoğan’ın “muhbir vatandaşlar”ı cesaretlendirmek için her yerde, Ekvator Ginesi’nde bile yaptığı çağrıya (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27623651.asp) derhal  katılan AKP’li Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin,Apartlarla ilgili bir sakıncalı durum gördüğünüz an bize bildirin. Muhtarlar bu konuda bize yardım etsin” dedikten iki gün sonra şuna da cüret etti:Öğrencilerin kaldığı tüm apartlara gireceğiz. Yıkılacak yer varsa yıkacağız” (http://www.taraf.com.tr/haber-kizli-erkekli-evlere-baskin-168995/)

Bunların, gelmekte olan daha büyük felaketlerin habercisi olduğu gören bizler, Erdoğan iktidarına ihtar ediyoruz: Kendinizle birlikte bütün Türkiye’yi korkunç bir girdaba sürüklüyorsunuz. Dünyanın paryası olmaya götürüyorsunuz. Bunu bir an önce durdurun. Yeter artık.

Ahmet İsvan

Doğan Özgüden

Temel İskit

Ünal Ünsal 

Baskın Oran

Tarhan Erdem

Kaya Toperi

İnci Tuğsavul

Sibel Özbudun

Pınar Ömeroğlu

Nadya Uygun

Sennur Bayboğa

Nivart Bakırcıoğlu

Fusun Erdoğan

Şaban İba

İbrahim Seven

Abud Can

Tamer Çilingir

Eflan Topaloğlu

Attila Tuygan

Muzaffer Erdoğdu

Ceyhan Süvari

Bülent Tekin

Celal İnal

Anjel Dikme

Mahmut Konuk

Ramazan Gezgin

Murad Mıhcı

Adnan Genç

Sait Çetinoğlu

 
 


Destek için İmza Formu

  

        

26 Kasım 2014 Çarşamba

“Anti-semitizm ve anti-Siyonizm ayrımını bilmek!


 

BASINA VE KAMUOYUNA


Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, 22 Kasım 2014 günü kentte restorasyonu gerçekleştirilen tarihî sinagoga ilişkin bir açıklama yapıp, dedi ki:

“Mescid- i Aksa’nın içinde savaş rüzgârları estiren, bizzat savaş tatbikatı yapan o eşkıya kılıklı insanlar orada Müslümanları katlederken, biz de onların burada sinagoglarını yapıyoruz. İçimde büyük bir kinle söylüyorum bunu…”

Türkiye Hahambaşılığı’ndan, Türk Musevi Cemaati’nden ve genel kamuoyundan gelen tepkiler sonucu ve muhtemelen “yüksek yerlerden” de kulağı çekilince geri adım atmak, suçüstü yakalanan bütün devletlûlar gibi “sözlerim yanlış anlaşıldı/saptırıldı” te’viline başvurmak sorunda kaldı.

Sorun bu değil… Sorun, Türkiye’nin, Siyonist İsrail devletinin işlediği suçlar için Türkiyeli Yahudileri cezalandırmayı düşünecek kertede nefret suçuna yatkın yöneticiler, bürokratlar tarafından yönetilmekte olduğu gerçeği.

Biliyoruz ki bu “münferit” bir olay değil… Bugün Cumhurbaşkanlığı mevkiini işgal eden kişinin, Başbakanlığı sırasında “Ermenistan başka ülkelerin parlamentolarından soykırım kararı geçirmeye çalışırsa biz de Türkiye’deki kaçak Ermenileri geri göndeririz,” dediği hatırlardadır.

Bunlar “nefret söylemi”nin bu ülkenin bütün yönetim kademelerinde işlerlikte olduğunu gösteren “lapsus”lardır. Söz konusu olan “gayrımüslimler” olduğunda sık sık su yüzüne vuran bir lapsus… Kırımlardan, mübadelelerden, sürgünlerden artakalan gayrımüslimlerin bu ülkede, en iyi olasılıkla, “hadlerini bilmeleri”, “düşük profilde yaşamaları” ve “millet-i sadıka gibi davranmaları” koşuluyla “hoşgörü gösterilen” unsurlar olarak gören bir “büyük devlet” kompleksi… “Türk bu ülkenin yegâne efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!” diye haykıran Mahmut Esat Bozkurt’a kaç adım kaldı?

Ankara Düşünce Özgürlüğü Girişimi olarak Türkiye Musevîlerinin, bu ülkenin, Siyonist İsrail devletinin suçlarından hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacak eşit ve tam yurttaşları olduğunu devletlûlara bir kez daha hatırlatmak zorunda kaldığımız için utanç duyuyoruz. İşgal ettiği topraklarda Yahudilerden başkasına yaşam hakkı tanımayan Siyonist fikir ve pratiğe karşı olmak, yani anti-Siyonist olmak başka şey, anti-Semitizm ya da Yahudi düşmanlığı başka şeydir…

AKP yönetici ve bürokratlarının gayrımüslimlere yönelik olarak her fırsatta yineledikleri bu nefret söylemini, bir “devlet tavrı” olduğu bilinciyle, şiddetle protesto ediyoruz.

ANKARA DÜŞÜNCEYE ÖZGÜRLÜK GİRİŞİMİ

Fikret Başkaya

İsmail Beşikçi

Baskın Oran

Doğan Özgüden

İnci Tuğsavul

Sibel Özbudun

Pınar Ömeroğlu

Nalan Temeltaş

Gül Gökbulut

Nadya Uygun

Fusun Erdoğan

Temel Demirer

Erdal Doğan

Barış Pirhasan

Rafi Hermon Araks

Şanar Yurdatapan

Ümit Kurt

Mahmut konuk

Necati Abay

Attila Tuygan

Muzaffer Erdoğdu

Serdar Koçman

Fatin Kanat

Mehmet Özer

Ramazan Gezgin

Bülent Tekin

Bora Balcı

Mete Koçak

Aysel Baytar Önsel

Senay Sevan Özköylü

Eflan Topaloğlu

Yalçın Ergündoğan

Oktay Etiman

İbrahim Seven

Haldun Açıksözlü

Atilla Dirim

Abut Can

Nivart Bakırcıoğlu

Zeliha Özdencanlı

Muteber Öğreten

Celal İnal

Aziz Tunç

Ahmet Kuzik

Hatice Çevik

Yusuf Özden

Cuhur Orancı

Feyzan Yaman

Zafer Yılmaz

Lokman Kaya

Hakan Yücel

Sevda Usanoğlu

Mehmet Can

Hıdır karakuş

Ömer Faruk Hatipoğlu

Nüvit Eseryel 

Meral Sözer

Sennur Baybuğa

Aydın Ördek

Kenan Yenice

Mert Kaya

Anjel Dikme

Şaban İba

Kadir Akın

Ertuğrul Gümüş

Cemil Aksu

Tamer Çilingir

Türkan Balaban

Yücel Demirer

Sait Çetinoğlu
 
Murad Mıhçı

Ferdan Ergut

Kayuş Çalıkman Gavrilof

 Feyzullah Tunç

ROSE SOLOME

Necati Abay

Ergun Kuzenk

Ertuğrul Gümüş

Senay Ozko

Meral Seven

Çakır Ceyhan Suvari

Leman Stehn

Devrim UYGUN

Zübeyde Aktı

Perihan Bolat

Ahmet Uluç

İsmail Işılsoy

Şener Şen

Ali Ülger

Atila Topal

Adil Okay

Sirac Demir

Cevdet Arslan

Burhan Günel

Ece Esmer

Ahmet İsvan, ( İstanbul eski belediye başkanı)

Ünal Ünsal, (emekli büyükelçi)

Tarhan Erdem (KONDA ve Radikal, CHP eski genel sekreteri)

Temel İskit (Emekli Büyükelçi.)

Mustafa Akşin, (Emekli Büyükelçi)


 

 
 


Destek için İmza Formu

   

        

29 Haziran 2014 Pazar

Şimdi SeVan zamanı !...


CUMHURBAŞKANLIĞINA SEVAN YAKIŞIR;

Adayımız Sevan Nişanyan!

Doksan küsür yıllık yanlış cumhuriyete son verme,
Kasapyanların bağ evinin sahibini bulma zamanı...
Yanlıştan dönmek,  SeVan'ı desteklemek gerek.


Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi
Uluslararası Sevan Nişanyan’a Özgürlük ve Adalet Komitesi


not: TC cumhurbaşkanlığı herkesi (özellikle balkanlar, yakındoğu olmak üzere, ortadoğu, uzakdoğu, asya, avrupa,... ) ilgilendirdiği için her ulustan insanlar bu kampanyaya katılarak, tercihini belirtmesi geleceğine sahip çıkması anlamındadır.

Destek için İmza Formu   İmza Listesi

19 Ocak 2014 Pazar

ACİL EYLEM!!!


SEVAN NİŞANYAN’A ÖZGÜRLÜK!


Sevan Nişanyan’a kurulan kumpastan vazgeçilsin!


Bir kaçak inşaat cenneti olan Türkiye’de kimseye ceza verilmezken yazar Sevan Nişanyan, Şirince Köyünde kendi mülkü üzerinde kaçak inşaat yaptığı gerekçesiyle cezalandırılarak 2 ocak tarihinden beri İzmir –Torbalı cezaevine  tutulmaktadır. Ayrıca Şirince’de yarattığı eserlerden dolayı mimarlık nobeli ile taçlandırılması gerekirken, hakkında açılan 17 davadan dolayı yaklaşık 50 yıllık bir ceza tehdidi ile de karşı karşıyadır.  

Aslında herkesin bildiği gibi Sevan Nişanyan’ın davalarının kaçak inşaat ile bir ilgisi yoktur. Bu cezalar    resmi ideolojiye karşıt tarih ve dil çalışmalarından dolayı verilmektedir. Bu kapsamda olan  İslam mitolojisini İslamcılar gibi yorumlamıyor diye verilen 13, 5 ay ceza tehdidi Yargıtay’da onanmak için bekliyor. Sevan Nişanyan’ın düşüncelerinden  dolayı cezaevine yollanması birçok tepkiye neden  olacağından kaçak inşaat suçu icad edilerek cezaevine konulmuştur.

Mesele kaçak inşaat meselesi değildir. O fikirlerinden dolayı cezaevine konulmuştur. Sözünü esirgemeyen Sevan Nişanyan halkının sesi ve kalemidir. Ona kurulan kumpastan vazgeçilsin ve uğradığı haksızlığa son verilerek özgür bırakılsın.

Lütfen, Sevan Nişanyan'a özgürlük' talebinizi, e-posta ya da tweetlerinizle aşağıdaki adreslerden Türkiye yetkililerine iletin:

17 Eylül 2013 Salı

Yargılama Terörüne Son Arkadaşlarımıza ve Dostlarımıza Özgürlük!

Şenol AKYILDIZ, Erol HANBAYAT, Binali YILDIZ, Fatma AKGÜL, İsmail AVAN, Feyzi DEMİRPENÇE, Eylem YILDIZ, Murat KARAMAN, Uğur TEPE, Başar TÜR, Deniz KISMETLİ, Mine SARGIN ve Yeşer AYDIN’ın Özgürlüklerini istiyoruz. 

Onlar öğrenci- öğretmen- memur- işçi- devrimci demokrat arkadaşlarımız. Demokratik Haklar Federasyonu üyeleridirler. Demokratik Haklar Federasyonu tüzüğü, Dernekler masasına kaydı vb vb ile yasal meşru bir kuruluştur. 
Onlar hiç bir yasal dayanağı olmadan  13 Kasım 2012 tarihinde siyasi bir operasyonla tutuklandılar. Bir kez daha cadı avı başlamıştı. Bu avın mağdurları, Demokratik Haklar Federasyonu üyeleriydi. Toplamda 63 kişinin gözaltına alındığı operasyonun İzmir ayağında 22 kişi göz altına alındı, nihayetinde 13 kişi tutuklandı. Diğer illerde gözaltına alınan ve aynı suçlamalara maruz kalan kişilerin büyük bir kısmı soruşturma evresinde serbest bırakıldı, bir kısmının davası ise sonuçlandı.

Ancak İzmir’de tutuklanan 13 kişi halen mahkeme karşısına çıkarılmış değil. İlk duruşmaları 1 yıl aradan sonra 2 Ekim 2013 tarihinde yapılacak. Bir kez daha sözde delillerle sözde teröristlerin yaratıldığı bir yargılama ile karşı karşıyayız.

Bu sözde “terör örgütü üyeliği”nin delili olarak tutuklu arkadaşlarımızın yasal-demokratik-meşru eylem ve etkinlikleri delil olarak gösterilmektedir. Son yıllarda muhaliflerin yargılandığı hemen her dava dosyasında karşılaştığımız gibi 1 Mayıs ve 8 Mart mitingleri ile İbrahim Kaypakkaya anmasına katılmak, dernek toplantısı ve sendikal çalışma yapmak, HES ve barajların yapımına karşı çıkmak gibi sayısız iddia ile arkadaşlarımız suçlanmaktadır.

Yıllarca devam eden telefon ve ortam dinlemeleriyle; politik ya da özel her sohbetten, maç muhabbetlerine kadar tüm konuşmalardan cımbızlanan kelimelerle nasıl örgüt yaratılır sorusuna en güzel cevap arkadaşlarımıza yöneltilen iddianamedir.

Arkadaşlarımızın Özgürlüğünü istiyoruz ve onların yanında olduğumuzu beyan ediyoruz.

Fikret Başkaya
İsmail Beşikçi
Sibel Özbudun
Temel Demirer
Sait Çetinoğlu
Pinar Ömeroğlu
Fatime Akalın
Ramazan Gezgin
Mahmut Konuk
Attila Tuygan
Ahmet Önal
Muzaffer Erdoğdu
Necmettin Salaz
Mehmet Özer
Serdar Koçman
Deniz Faruk
Recep Maraşlı
....

Destek için İmza Formu İmza Listesi