5 Aralık 2014 Cuma

“Sınırlı hakları ve özgürlükleri de yok etme paketi”



 

İnsan onurunun korunmasının, geliştirilmesinin esas olduğu insan hakları kavramı/doktrini kaynak alınarak türetilen hukuk normlarına uygun davranan/işleyen devletin, hukuk devleti olma yolunda ilerlediğini, çaba gösterdiğini, bu çabasında samimi olduğunu söyleyebiliriz. Temel insan hakları kavramı içerisinde önemli yerler teşkil eden yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı vb. haklar asıl olarak insan onurunu korumaya, insan onuruna uygun yaşamaya yönelik çabaların ürünleridir. Bu hakların geliştirilerek yaşama geçirilmesi, keyfi sınırlamalara tabii tutulmaması çabası ancak hukuk devletinin sağlıklı işlemesi ile mümkün olacaktır.


İnsanlık tarihinde yaşanan pratikler, insan haklarını esas alan hukuk devletinin asıl düşmanının, bu hakları kullanan insanlar/vatandaşlar değil, bu haklardan ve bu hakların kullanımından rahatsız olanların  zihniyeti,  yani polis devleti zihniyetidir. Dolayısıyla ülke pratiğinde bu hakların kullanımında karşılaşılan en büyük sorun da, bu hakların kullanımının karşısına çıkarılan asayiş anlayışıdır. Bu anlayışın beraberinde tahammülsüzlük getirmesi de doğaldır.


TBMM’ne sunulan ve kamuoyunda “iç güvenlik paketi” olarak bilinen yeni kanuni düzenlemeler tasarısı içeren paket, özellikle toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı ve kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı konusunda polis devleti varlığının daha belirginleşmesine, büyümesine neden olacak düzenlemeler içermektedir. Asıl olarak, vatandaşların hakların kullanımına yönelik istemlerinin karşısına çıkarılan anti demokratik tavır ve uygulamaların neden olduğu istisnai bir takım “olumsuz” olaylar gerekçe gösterilerek toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı başta olmak üzere, bir takım temel insan haklarının kullanımına yönelik polisiye tedbirlerle ciddi kısıtlamalar getirilmektedir. Bu hakların kullanımının yasal güvenceye kavuşturulması, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları sıfatlarının layıkı ile taşınmasının bu hakların kullanımına bağlı olduğu gözetilmeden yasal düzenleme yapılmaktadır.


Bu yasal düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğunu belirten tasarının genel gerekçesinde ve madde gerekçelerinde, sık sık asayiş, polisiye tedbirler ihtiyacı vurgulanmaktadır. Bu gerekçelerden de anlaşılacağı üzere, kolluk kuvvetlerinin taleplerinin bu yasal düzenlemeye kaynaklık ettiği çok açıktır. Yasal düzenlemeye konu temel insan haklarının kullanım alanının genişlemesinden öte bu haklar itibarsızlaştırılmakta, asayişsizliğin kaynağı olarak görülmektedir. Kısacası temel insan hakları, polis devleti penceresinin sınırlarına hapsedilmektedir.


Bu düzenlemenin yasalaşması halinde, vali ve kaymakamlar, adli makamlarda olan yetkilerin bir kısmını kullanabilecektir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi yok sayılarak yargının yetkisinde olması gereken bir takım hususlar emniyet teşkilatına doğrudan verilmektedir. Mahkeme kararı veya savcılık izni olmadan vali ve kaymakamlar kolluk kuvvetlerine verecekleri emirlerle;


  •  Arama ve suçun aydınlatılması amacı ile delil toplanmasını isteyebilecekler,
 

  • Kötü niyetli kullanıma açık, temel insan haklarının kullanımının keyfi sınırlanmasına imkân verecek bir takım gerekçelerle kişilerin üstü, eşyası, arabası polis tarafından aranabilecek. Bu uygulamalar için polis devleti olmanın en önemli göstergelerinden olan “makul şüphe” yeterli olacak.


  • Mülki amirlere ve bu amirlerin belirleyeceği kolluk amirlerine 24 saatten 48 saate kadar gözaltına alınma kararı verme yetkisi getirilmektedir.


Polislerin yaptığı bu uygulamaların denetimi, yargı kurumlarından öte bağlı bulundukları idari müdürlük ve bakanlık teftiş elemanlarına yani polislerin hukuka aykırı uygulamalarının denetimi hukuk kurumlarından öte idari kurumlara verilmiştir. Polis yapıp polis denetleyecektir!!!

 

Yaşadıklarımız göstermiştir ki, temel insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi kolluk kuvvetlerine teslim edilmeyecek kadar yaşamsaldır. Ülke tarihinde yaşanan onca acı tecrübeden sonra hala polisiye tedbirlerin, temel insan haklarının kullanımına tercih edilmesi kabul edilemezdir.


Ve biz aşağıda imzası bulunanlar, bu saldırıyı şiddetle protesto ediyoruz. Daha geç olmadan herkesi yurttaş bilinciyle hareket edip, bu saldırıyı püskürtmeye davet ediyoruz...

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi

İsmail Beşikçi, Fikret Başkaya, Doğan Özgüden, İnci Tuğsavul, Sibel Özbudun, Pınar Ömeroğlu, Gül Gökbulut, Nalan Temeltaş, Sennur Baybuğa, Nadya Uygun, Temel Demirer, İbrahim Seven, Ceyhan Suvari, Tamer Çilingir, Abud Can, Serdar Koçman, Ramazan Gezgin, Mahmut Konuk, Bülent Tekin , Attila Tuygan, Muzaffer Erdoğdu, Necdet Kılıç, Celal İnal, Ertuğrul Gümüş, Eflan Topaloğlu, Levent Kanat, Hasan Doğan Çelik, Murad Mıhcı, Sait Çetinoğlu, Recep Maraşlı, Yücel Demirer, Kadir Cangızbay , Erkan Metin
 
 
 


Destek için İmza Formu



        

3 Aralık 2014 Çarşamba

Yeter artık; karışmayın hayatımıza!


 

Başbakan tarafından değil, Anayasa’nın açık ihlali olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yönetilen AKP iktidarı felakete doğru gidiyor ve ülkeyi peşinden sürüklüyor.

Kimseye zarar vermeyen, tamamen bizlere ait olan özel hayatlarımıza AKP iktidarının yaptığı kanunsuz müdahalelerin yeni örnekleri resmen dehşet verici:

Manisa Üniversitesi’nde okuyan 3 kız öğrencinin kaldığı evi 01.30 sularında polis bastı. Evde misafir olan iki erkek arkadaşlarıyla birlikte oturan öğrencilere polis “Kaç kişi kalıyorsunuz?”, “Kızlı-erkekli mi oturuyorsunuz?” diye sordu. Polisler, beş öğrenciye de ayrı ayrı 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ‘Çevreyi rahatsız etmek’ maddesinden 88 lira para cezası kesti. (http://www.radikal.com.tr/turkiye/kizli_erkekli_eve_ilk_ceza_kesildi-1159941)

Erdoğan’ın “muhbir vatandaşlar”ı cesaretlendirmek için her yerde, Ekvator Ginesi’nde bile yaptığı çağrıya (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27623651.asp) derhal  katılan AKP’li Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin,Apartlarla ilgili bir sakıncalı durum gördüğünüz an bize bildirin. Muhtarlar bu konuda bize yardım etsin” dedikten iki gün sonra şuna da cüret etti:Öğrencilerin kaldığı tüm apartlara gireceğiz. Yıkılacak yer varsa yıkacağız” (http://www.taraf.com.tr/haber-kizli-erkekli-evlere-baskin-168995/)

Bunların, gelmekte olan daha büyük felaketlerin habercisi olduğu gören bizler, Erdoğan iktidarına ihtar ediyoruz: Kendinizle birlikte bütün Türkiye’yi korkunç bir girdaba sürüklüyorsunuz. Dünyanın paryası olmaya götürüyorsunuz. Bunu bir an önce durdurun. Yeter artık.

Ahmet İsvan

Doğan Özgüden

Temel İskit

Ünal Ünsal 

Baskın Oran

Tarhan Erdem

Kaya Toperi

İnci Tuğsavul

Sibel Özbudun

Pınar Ömeroğlu

Nadya Uygun

Sennur Bayboğa

Nivart Bakırcıoğlu

Fusun Erdoğan

Şaban İba

İbrahim Seven

Abud Can

Tamer Çilingir

Eflan Topaloğlu

Attila Tuygan

Muzaffer Erdoğdu

Ceyhan Süvari

Bülent Tekin

Celal İnal

Anjel Dikme

Mahmut Konuk

Ramazan Gezgin

Murad Mıhcı

Adnan Genç

Sait Çetinoğlu

 
 


Destek için İmza Formu

  

        

26 Kasım 2014 Çarşamba

“Anti-semitizm ve anti-Siyonizm ayrımını bilmek!


 

BASINA VE KAMUOYUNA


Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, 22 Kasım 2014 günü kentte restorasyonu gerçekleştirilen tarihî sinagoga ilişkin bir açıklama yapıp, dedi ki:

“Mescid- i Aksa’nın içinde savaş rüzgârları estiren, bizzat savaş tatbikatı yapan o eşkıya kılıklı insanlar orada Müslümanları katlederken, biz de onların burada sinagoglarını yapıyoruz. İçimde büyük bir kinle söylüyorum bunu…”

Türkiye Hahambaşılığı’ndan, Türk Musevi Cemaati’nden ve genel kamuoyundan gelen tepkiler sonucu ve muhtemelen “yüksek yerlerden” de kulağı çekilince geri adım atmak, suçüstü yakalanan bütün devletlûlar gibi “sözlerim yanlış anlaşıldı/saptırıldı” te’viline başvurmak sorunda kaldı.

Sorun bu değil… Sorun, Türkiye’nin, Siyonist İsrail devletinin işlediği suçlar için Türkiyeli Yahudileri cezalandırmayı düşünecek kertede nefret suçuna yatkın yöneticiler, bürokratlar tarafından yönetilmekte olduğu gerçeği.

Biliyoruz ki bu “münferit” bir olay değil… Bugün Cumhurbaşkanlığı mevkiini işgal eden kişinin, Başbakanlığı sırasında “Ermenistan başka ülkelerin parlamentolarından soykırım kararı geçirmeye çalışırsa biz de Türkiye’deki kaçak Ermenileri geri göndeririz,” dediği hatırlardadır.

Bunlar “nefret söylemi”nin bu ülkenin bütün yönetim kademelerinde işlerlikte olduğunu gösteren “lapsus”lardır. Söz konusu olan “gayrımüslimler” olduğunda sık sık su yüzüne vuran bir lapsus… Kırımlardan, mübadelelerden, sürgünlerden artakalan gayrımüslimlerin bu ülkede, en iyi olasılıkla, “hadlerini bilmeleri”, “düşük profilde yaşamaları” ve “millet-i sadıka gibi davranmaları” koşuluyla “hoşgörü gösterilen” unsurlar olarak gören bir “büyük devlet” kompleksi… “Türk bu ülkenin yegâne efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!” diye haykıran Mahmut Esat Bozkurt’a kaç adım kaldı?

Ankara Düşünce Özgürlüğü Girişimi olarak Türkiye Musevîlerinin, bu ülkenin, Siyonist İsrail devletinin suçlarından hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacak eşit ve tam yurttaşları olduğunu devletlûlara bir kez daha hatırlatmak zorunda kaldığımız için utanç duyuyoruz. İşgal ettiği topraklarda Yahudilerden başkasına yaşam hakkı tanımayan Siyonist fikir ve pratiğe karşı olmak, yani anti-Siyonist olmak başka şey, anti-Semitizm ya da Yahudi düşmanlığı başka şeydir…

AKP yönetici ve bürokratlarının gayrımüslimlere yönelik olarak her fırsatta yineledikleri bu nefret söylemini, bir “devlet tavrı” olduğu bilinciyle, şiddetle protesto ediyoruz.

ANKARA DÜŞÜNCEYE ÖZGÜRLÜK GİRİŞİMİ

Fikret Başkaya

İsmail Beşikçi

Baskın Oran

Doğan Özgüden

İnci Tuğsavul

Sibel Özbudun

Pınar Ömeroğlu

Nalan Temeltaş

Gül Gökbulut

Nadya Uygun

Fusun Erdoğan

Temel Demirer

Erdal Doğan

Barış Pirhasan

Rafi Hermon Araks

Şanar Yurdatapan

Ümit Kurt

Mahmut konuk

Necati Abay

Attila Tuygan

Muzaffer Erdoğdu

Serdar Koçman

Fatin Kanat

Mehmet Özer

Ramazan Gezgin

Bülent Tekin

Bora Balcı

Mete Koçak

Aysel Baytar Önsel

Senay Sevan Özköylü

Eflan Topaloğlu

Yalçın Ergündoğan

Oktay Etiman

İbrahim Seven

Haldun Açıksözlü

Atilla Dirim

Abut Can

Nivart Bakırcıoğlu

Zeliha Özdencanlı

Muteber Öğreten

Celal İnal

Aziz Tunç

Ahmet Kuzik

Hatice Çevik

Yusuf Özden

Cuhur Orancı

Feyzan Yaman

Zafer Yılmaz

Lokman Kaya

Hakan Yücel

Sevda Usanoğlu

Mehmet Can

Hıdır karakuş

Ömer Faruk Hatipoğlu

Nüvit Eseryel 

Meral Sözer

Sennur Baybuğa

Aydın Ördek

Kenan Yenice

Mert Kaya

Anjel Dikme

Şaban İba

Kadir Akın

Ertuğrul Gümüş

Cemil Aksu

Tamer Çilingir

Türkan Balaban

Yücel Demirer

Sait Çetinoğlu
 
Murad Mıhçı

Ferdan Ergut

Kayuş Çalıkman Gavrilof

 Feyzullah Tunç

ROSE SOLOME

Necati Abay

Ergun Kuzenk

Ertuğrul Gümüş

Senay Ozko

Meral Seven

Çakır Ceyhan Suvari

Leman Stehn

Devrim UYGUN

Zübeyde Aktı

Perihan Bolat

Ahmet Uluç

İsmail Işılsoy

Şener Şen

Ali Ülger

Atila Topal

Adil Okay

Sirac Demir

Cevdet Arslan

Burhan Günel

Ece Esmer

Ahmet İsvan, ( İstanbul eski belediye başkanı)

Ünal Ünsal, (emekli büyükelçi)

Tarhan Erdem (KONDA ve Radikal, CHP eski genel sekreteri)

Temel İskit (Emekli Büyükelçi.)

Mustafa Akşin, (Emekli Büyükelçi)


 

 
 


Destek için İmza Formu

   

        

29 Haziran 2014 Pazar

Şimdi SeVan zamanı !...


CUMHURBAŞKANLIĞINA SEVAN YAKIŞIR;

Adayımız Sevan Nişanyan!

Doksan küsür yıllık yanlış cumhuriyete son verme,
Kasapyanların bağ evinin sahibini bulma zamanı...
Yanlıştan dönmek,  SeVan'ı desteklemek gerek.


Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi
Uluslararası Sevan Nişanyan’a Özgürlük ve Adalet Komitesi


not: TC cumhurbaşkanlığı herkesi (özellikle balkanlar, yakındoğu olmak üzere, ortadoğu, uzakdoğu, asya, avrupa,... ) ilgilendirdiği için her ulustan insanlar bu kampanyaya katılarak, tercihini belirtmesi geleceğine sahip çıkması anlamındadır.

Destek için İmza Formu   İmza Listesi

Այժմ Սեւանի ժամանակն է


 
Սեւանը արժանի է նախագահութեան, մեր թեկնածուն Սեւան Նշանեանն է:
 
Աւելի քան իննսուն տարինոց սխալ հանրապետութեան վերջ տալու,
Քասապեան ընտանիքի այգիի տան տէրը գտնելու ժամանակն է...
Պէտք է սխալը սրբագրել եւ պէտք է Սեւանին աջակցիլ:
 
Անգարայի Մտքի Ազատութեան Նախաձեռնութիւն
Ազատութիւն եւ Արդարութիւն Սեւան Նշանեանին Միջազգային Կոմիտէ
 

Նշում. թուրքիոյ նախագահութիւնը, յատկապէս, Պալքաններ, միջին եւ հեռաւոր Արեւելք, Ասիա եւ Եւրոպային ալ կը հետաքրքրէ, հետեւաբար բոլոր ազգերէ անհատներ մասնակցելով այս զօրարշաւին կրնան յայտնել իրենց կողմնորոշումը: Ասիկա սեփական ապագային տէր կանգնելու նշանակութիւնն ալ ունի:


 
 
ստորագրություն (Form)     İցուցակ

It's Sevan Time now.






 
 
Sevan Nisanyan for President.
It's time to end 90 years of the wrong republic,
It's time to find the owners of the Kasapyan Vine houses.
We need to come back from wrong, and support Sevan.
 
 
Ankara Freedom to Thought Initiative
The International Freedom and Justice to Sevan Nisanyan committee.

" Note: It means the following; Since the Presidency of the Republic of Turkey interests everyone (the Middle East, Far East, Asia, Europe, especially the Balkans, the Near East), people of all countries by participating this campaign must specify their choices and protect their future” 

Signatur Form      Signatur List

Maintenant, c'est le moment pour Sevan!

 

 
Sevan mérite d'être Président.
Sevan Nichanian est notre candidat.
Il est temps d'en finir avec 90 ans d'une mauvaise République,
Il est temps de trouver les propriétaires de la maison de campagne des Kassabian…
Il faut corriger l'erreur, il faut soutenir Sevan.

L’initiative pour la liberté de pensée d’Ankara
Comité International Liberté et Justice pour Sevan Nichanian [Nişanyan]
 
Nota : La présidence de la République de Turquie concerne particulièrement les Balkans, mais aussi le Proche et Moyen-Orient, l’Extrême-Orient, l’Asie et l’Europe… En participant à cette campagne, les individus de toutes les nations peuvent donc exprimer leur choix. Ceci consiste aussi pour eux à prendre en main leur propre avenir.


Signatur Formulaire  








Liste des Signatur