ARTIK YETER! EDİ BESE!
İktidar partisi AKP tarafından şaşaalı biçimde ilan edilen “Kürt Açılımı”nın büyük bir fiyaskoyla duvara toslamasının ardından, egemen sistemin her bir aksamı, yaşamı Kürtlere ve Halkların eşitlik ve özgürlük temelindeki kardeşliğini savunan herkese zehir etme yönünde yemin etmiş gözüküyor.
DTP’nin kapatılması, Kürtlerin seçilmiş yerel yöneticilerinin “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla toplanıp naklen yayın altında cezaevlerine kapatılması; ilkokul çocuklarının tutuklanıp örgüt üyeliği suçlamasıyla yaşlarını aşkın ceza talepleriyle TMK’dan yargılanması; Kürt dergi ve gazeteleri üzerindeki amansız takip, her Kürde “potansiyel terörist” muamelesi yapan zihniyetin ülkede kol gezmesi… yeni -ve korkarız ki şimdiye dek yaşadıklarımızdan daha vahim- bir cehenneme doğru giden yolun döşeme taşlarını oluşturuyor.
Üstelik bu taşların çoğu, hedefte egemenlerin her vesileyle ilan ettikleri üzere PKK’nin değil, Kürtlerin Kürtler olarak var olma haklarının olduğunu gösteriyor. Bunların sonuncusu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, İsmail Beşikçi Hoca hakkında, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi yayın organı ‘Çağımızda Hukuk ve Toplum’ dergisinde yer alan “Ulusların kendi geleceğini tayin hakkı ve Kürtler” başlıklı yazı nedeniyle “PKK örgütü propagandası yapmak” savıyla dava açması…
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali, İsmail Hoca’nın bu yazıda yer alan, “Kürtler 200 yıldır özgürlük için, özgür bir vatana kavuşmak için mücadele etmekte, bedel ödemektedir... Suriye, İran, Türkiye Kürtleri baskıyla, zulümle yönetmektedir... Kürtleri müştereken baskı altında tutan devletler her zaman politik, ideolojik ve askeri güçlerini, diplomatik güçlerini Kürtlere karşı birleştirebilmişlerdir. Bu müşterek denetimin hukuk, adalet yaratmadığı, bilakis hukuk ve adalet duygularını çiğnediği, rencide ettiği çok açıktır. Bu baskı ve zulüm süreçlerine karşı baskıya karşı direnme meşru bir hak olarak belirmektedir...” sözlerini “PKK propagandası” olarak değerlendirmiş!
PKK yönetimine yönelik gözünü budaktan sakınmayan eleştirileri dünya alemce bilinen bir kişiyi “PKK propagandası”yla suçlamanın abesliği bir yana, salt bu davanın açılmış olması dahi, düşünce ve ifade özgürlüğünün nasıl tehdit altında olduğunu somut biçimde gözler önüne sermektedir. Cumhuriyet Savcısı’nın cezalandırılmasını istediği “örgüt propagandası” değil, doğrudan fikir ve ifade özgürlüğüdür; bu ise, egemenlerin başları her sıkıştığında, kabul ettikleri o daracık hak ve özgürlükler çerçevesini gözlerini kırpmadan nasıl çiğneyebileceklerini bir kez daha -kimbilir kaçıncı kez- gözler önüne sermektedir.
Bizler, yaşamının 17 yılını cezaevlerinde geçirmiş, entellktüel dürüstlüğün ve bilim namusunun timsâli Beşikçi hocamızın aklını ve kalemini hapis tehditleriyle kilit altına almanın mümkün olmadığını biliyoruz. Bizim itirazımız, 90 yılı aşkın süredir her başı sıkıştığında ilk aklına gelen önlem, aydınları, ana-akım dışında düşünenleri, aykırı sesleri boğmak, zindanlara kapatmak olan bu rejimin kireçleşmiş reflekslerine… Bu ülkenin “düşünce suçluları” beşinci kuşağına erişirken, egemenlerin hiç bıkmadan, usanmadan aynı korku masallarını anlatmalarına… Bu ülkenin yıllardır patlayıcı biriktiren sorunlarına egemenlerin (kısır) tahayyülleri dışındaki her türlü alternatif önerinin tartışmaya açtırılmayışındaki o kifayetsiz ceberutluğa…
Bu nedenledir ki, yargılandığı her sözcük, her cümle, her satıra sahip çıktığımızı, “suç”unu onurla üstlendiğimizi ve 28 Temmuz 2010, saat 09.10’da İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşması ve bundan sonraki bütün duruşmalarında İsmail Hoca’mızın ve onunla birlikte yargılanan yazı işleri müdürü avukat Zeycan Balcı Şimşek’in yanında olacağımızı duyuruyoruz.
Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi
İSMAİL BEŞİKÇİ IS BEING TRIED ONCE MORE …
ENOUGH! EDI BESE! YA BASTA!
Each and every part of the regime seems to have sworn to plague the life of the Kurds and the defenders of brotherhood of peoples on the base of equality and freedom out, after the fiasco of the “democratization” attempts of the party in power, the Party of Justice and Development.
The banning of the Kurdish party, the Party of Democratic Society; the broadcasted imprisonment of the elected local representatives of Kurds; cases opened against Kurdish elementary school students on charges of “adherence to terrorist organization”; the implacable persecution of Kurdish magazines and papers; the spreading of a mentality which treats each and every Kurd as a “potential terrorist”… are alarming signs which signify that the country is heading towards a new –and graver, we fear, than those lived before- hell…
And these signs show that the target is not the PKK –as claimed on every occasion by those who govern- but the rights of Kurds to exist as they are: Kurds… The last of these signs is the charge brought by the attorney general of Istanbul against Dr. Ismail Besikci, on the account of “PKK propaganda”, for his article entitled “The rights of the nations to self-determination and the Kurds” published in the magazine of the Association of Contemporary Lawyers….
The attorney general of Istanbul claims that “Ismail Hoca” (as he is popularly known within the progressist circles) is “propagating the PKK cause” in his following lines: “The Kurds have been fighting for freedom, for a free land for the last 200 years; and they are paying the price... Syria, Iran and Turkey are dominating over the Kurds with an iron hand… The states that dominate over the Kurds were always able to unite their political, ideological, diplomatic and military powers against them. It is obvious that this common control does not create justice but is a constant violation of it. In these conditions, resistance against opression is a legitimate right...”
The absurdity of accusing someone whose open and acute criticism against the leadership of the PKK on charges of “PKK propaganda” aside, the fact that such a case has been opened, demonstrates concretely the threat against the freedom and expression of thought in Turkey. What the attorney general demands to be penalized is not “PKK propaganda” but the freedom of thought and expression; and this demonstrates clearly, once again, how willing the ruling class is to violate the limited frame of rights and liberties it has agreed to accept.
We, the signers of this petition are certain that it is not possible to lock up the brilliant mind and pen of Dr. Besikci under menaces of imprisonment. He already has spent 17 years of his life in prison, and will willingly venture another 17, for the sake of telling what he holds to be the truth.
Our rebellion is against the calcified reflexes of this regime, whose immediate reaction is to imprison those who do not agree with its dogmas, those divergent voices, whenever it feels itself in trouble… Against the unceasing recounting of the same horror tales by the rulers, while the “prisoners of consciousness” have reached the fifth generation in this country… Against the incompetent despotism of the non-discussion of every alternative proposition for the accumulated problems of this country…
For this reason, we announce that we proudfully espouse each and every word, each and every sentence of Dr. Beşikçi for which he is being tried, and that we will be with him and with the barrister Zeycan Balcı Şimşek, the editor of the magazine, for their first hearing on July 28th, 2010, on 09.10 a.m. in the 11th High Criminal Court of İstanbul, and throughout the following hearings.
The Ankara Initiative for the Freedom of Thought
Après le fiasco de “l’ouverture démocratique” annoncée par le parti actuellement au pouvoir - le Parti de la Justice et du Développement - chaque composant du régime semble avoir juré d’empoisonner la vie aux Kurdes et à tous ceux qui défendent la fraternité des peuples fondée sur les principes d’égalité et de liberté.
L’interdiction du parti kurde - le Parti de la Société Démocratique - l’emprisonnement des élus locaux représentants des kurdes, les procès intentés contre des enfants du primaire accusés d’être “membre de l’organisation terroriste”, la persécution inexorable exercée sur les journaux et les revues kurdes, la propagation de la mentalité traitant chaque kurde comme “un terroriste potentiel”, etc. sont des signes alarmants qui marquent que le pays est sur le chemin d’un nouvel enfer, malheureusement plus grave que ce que nous avons vécu jusqu’alors…
Contrairement à ce que les dirigeants l’expriment à chaque occasion, ces signes-là montrent que la cible n’est pas PKK mais le droit des kurdes d’exister en tant que kurdes. La dernière incidence se rapporte ainsi au procès intenté par le Procureur de la République d’Istanbul contre Dr Ismail Besikci. Celui-ci est accusé de “faire de la propagande du PKK” à travers son article intitulé “Le droit des nations à déterminer leur avenir et les Kurdes” publié dans la revue de l’Association des Avocats Contemporains.
Le Procureur de la République d’Istanbul prétend que “İsmail Hoca” “fait de la propagande de la cause du PKK” dans ces lignes suivantes: “Depuis 200 ans, les Kurdes luttent pour la liberté et pour un pays libre en payant le prix... La Syrie, l’Iran et la Turquie dominent les Kurdes avec de l’oppression, d’une main de fer… Les Etats dominants les Kurdes ont toujours uni leurs pouvoirs idéologiques, politiques et militaires contre eux. Il est évident que cette domination commune n’est pas porteuse de justice mais elle génère une violation constante. Dans ces conditions, la résistance à l’oppression relèverait d’un droit légitime …”.
Mis à part l’absurdité d’accuser Besikci qui ne s’est jamais empêché de critiquer ouvertement les dirigeants du P, l’intention qui motive un tel procès exprime clairement les menaces sur la liberté d’expression en Turquie. En effet, ce que le Procureur de la République cherche à faire punir n’est pas “la propagande du P” mais la liberté d’expression elle-même. Cela montre encore une fois comment les dirigeants pourraient dépasser les limites, bafouer les droits et les libertés sur lesquels ils se mettaient pourtant d’accord sous certaines conditions.
Nous, les signataires de cette pétition, nous sommes certains qu’il est impossible de mettre sous clef l’esprit et la plume du Dr Besikci à travers les menaces d’emprisonnement. Dr Besikci a déjà passé 17 ans de sa vie en prison et il envisagerait volontiers d’en passer 17 ans de plus plutôt que de se taire ou de se faire taire.
Nos rebellions sont contre les automatismes calcifiés de ce régime dont la réaction immédiate face a chaque trouble, consiste a opprimer les voix dissidentes et a emprisonner les intellectuels ainsi que tous ceux qui ne sont pas d’accord avec les dogmes imposés.de ce régime… contre les même histoires d’horreur racontées racontées sans cesse par les dirigeants, alors que les prisonniers de conscience de ce pays atteignent la cinquième génération… contre le despotisme incompétent qui rend impossible toutes les alternatives proposées pour réfléchir autour des problèmes de ce pays.
Pour ces raisons, nous affirmons que nous soutenons chacun des mots, chacun des phrases du Dr Besikci pour lesquels il va être jugé et que nous serons présents aux côtés de Dr Besikci et de son avocat Zeynep Balcı Şimşek, l’éditrice de la revue en question, à la première audience qui aura lieu le 28 juillet à 09h10 ainsi qu’à toutes les audiences suivantes.
Initiative pour la Liberté d’Expresssion d’Ankara
Fikret Başkaya, Sibel Özbudun, Temel Demirer, Yücel Demirer, Sait Çetinoğlu, Mahmut Konuk, İbrahim Akyol, Mustafa Kahya, Hüseyin Taka, Baskın Oran, Tayfun İşçi, Adil Okay, Fatime Akalın, Pınar Ömeroğlu, Serdar Koçman, Hüseyin Gevher, Ragıp Zarakolu, Attila Tuygan, Ayşe Günaysu, Cemil Gündoğan, A. Kadir Konuk, Serhat Bucak, Metin Bakkalcı, Faruk Arhan, Altan Açıkdilli, Bawer Çakır, Necati Abay, Leman Yurtsever, Recep Maraşlı, Emrah Cilasun, Ulvi Bacıoğlu, Mehmet Özer, Fettah Karagöz, Mesut Saganda, Ali Kılıç, Mihrac Ural, Halil Savda, ...
Desteklerini bildirenler:
Sosyalist Parti, BEKSAV, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu, Sorun Yayınları Kollektifi, Sorun Polemik Dergisi, Sanat Cephesi, İşçi Birliği, Ay Işığı Sanat Merkezi, Önsöz Dergisi, Grup Emeğe Ezgi, Kızılbaş Dergisi, Kronik Muhalif İnternet Gazetesi, Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu, Darıca Kültür Derneği, EsmerDergisi,İCAD Uluslararası Büro, Dilawere Zengi Sham/syria, AKA-DER,Devrimci 78'liler Federasyonu, İnsan Hakları Derneği, Çağdaş hukukçular Derneği, 78'liler Girişimi, Demokratik Hklar Federasyonu, ...
Lucina Kathmann, Sırrı Öztürk, Garbis Altınoğlu, Hacı Orman,Abdullah Nefes, Selahattin Esmer, Suna Aras, Niyazi Bulgan, Evdile Koçer,Haluk Yüce,Murat Çelikkan, Mustafa Kuleli, Ayşe Yılmaz, Tacim Çiçek, Bilal Kayabay, Ayşegül Devecioğlu, İlyas Emir, Ayşe Kilimci, Tarık Günersel, Ali Kılıç, İsmail Yıldız,Oral Çalışlar, Şenel Çiçek, İbrahim Okçuoğlu,Hasan Karacan, Hikmet Açıkgöz, Aktan Uslu, Vedat Yazıcı, Mehmet Sabri Gül, Doğan Araz, Jale Yelken,Sinan Cantürk, Naci kutlay, Nimet Tanrıkulu,, Celalettin Can, Memik Horuz, Hakan Ener, Vedat Çetin, Emre Dursun; Gamze Kabil, Osman İşçi, Aykan Erden, Arin Arjen, Hasan Oğuz, Fuat Doğansoy, Serpil İnanç, İsmail Cem Özkan, Nejat Taştan, Ertan İldan, Atilla Soysal, İbrahim Ö. Kaboğlu,Leyla Abay, Deniz Can Abay,Berat Günçıkan, Maside Ocak, Murat Kuseyri,Mustafa Peköz, İrfan Dayıoğlu, Necmettin Salaz,Hıdır Ateş, Kızılbaş Ali Ülger,Hasan Bildirici, Erdoğan Yıldız, Semra Somersan, Engin Doğu,Umur hozatlı,Erhan Kınalı, Hatice Akbay, Esra Çiftçi, Aytekin Yılmaz, Ahmet Karakaya, Bayram Şahin, Latife Demirci Kahya, Kadir Cangızbay, Yakup Kadri Karabacak, Lay Doren-Karakok Otonomu, Piro Kaplan, Sennur Sezer,Adnan Özyalçıner, Zeynep Dedya Yıldız,Alper Taş, Yener Orkunoğlu, Atilla Keskin, Hülya Tozlu, Hüseyin Habib Taşkın, Tuncay Atmaca, İbrahim Atalay, Yasemin Göksu, Nusret Gürgöz, Cafer Solgun, Ali Yıldırım, Ebru Uzdil, Veli Büyükşahin, Murat Alpagut, Aslı Güneş, Mehmet Ali Duman, Zeynep Tanbay, Medeni Ayhan, Ahmet Uçar, Mehmet Şükrü Cerrahoğlu, Ahmet Önal,ceren Kutlu,Can Başkent, Ayhan Erkmen, H. Habip Taşkın, Baki Selçuk, Süleyman Kaplan, Ali Pekşen, Mehmet Soylu, J.Alpirani, Tiryaki Küçük, Mustafa Kumral, Teslim Töre, Şükrü Erbaş, A.Hicri İzgören, Filiz-Kamer KONCA, Derweş M. FERHO, Şeyhmus DİKEN, Edîb Polat, Garip Zeytin, Ayşe Hür, Nemciye Alpay, Faik Bulut, Nur Sürer, Ragıp Duran, Mahmut Temizyürek, Selma KOÇİVA, M. Şehmus Güzel, Babür Pınar, Göksel Demirer, Büşra Ersanlı, Nida Kamil Özbolat, Mustafa Kemal Coşkun, Hakan Mıhçı, Mustafa Özbolat, Doğan Durgun,Hüseyin Hazar,Baki Selçuk, Mehmet Söğüt, Aydın Doğan,Ayşe Aykul,Arife Şirin,Arzu Torun, Faruk alpkaya,Sevgi Tiryakioğlu, Mahmut Aslan, Hakkı Gerçek, Nizamettin Aktaş, Özgün E. Bulut, Özlem Aydoğan, Ahmet Tulgar,İkbal Kaynar, Zeynel A. Çelebi, Muhacir Kuas, Tolga Ersoy, Figen Yüksekdağ, Serdar Türkmen, Kemal Aytaç, Hasan Kıyafet, Hasan Yıldız, Alihan Bozan, Sungur Savran,Seyran Büyükgül,Ahmet Bahar, Emin Kınalı, Alara Dilhan,....
(devamı imza listesinde)
gercekinatcidir@gmail.com
Destek için İmza Formu
İmza Listesi